Geçtiğimiz yılın ikinci yarısında yeni ekonomi yönetimi ile birlikte sıkılaştırıcı politikalara dönülmesi, borsa üzerinde baskı unsuru olmuştu. Devamında, Ekim ayının başında ortaya çıkan ve hâlâ devam eden İsrail-Filistin çatışmasına bağlı olarak küresel jeopolitik riskler ve Fed’in faiz indirim sürecine dair beklentilerin altına olan talebi artırması, borsa için bir diğer baskı unsuru oldu. Bütün bunlara bağlı olarak 2023 yılının son çeyreğinde kötü performans sergileyen bir BİST-100 endeksi gözlemledik. Ancak yeni yılda, BİST-100 endeksinin yukarı yönlü trendini sürdürdüğünü izliyoruz. Yıla 7.500 seviyesinin üzerinde başlayan BIST-100 endeksi, Ekim 2023’ten bu yana en yüksek seviyesini test etti. Mevcut durumda endeks için 8.300-8.350 bandı direnç bölgesi konumunda. Kısa vadede, bu seviyenin aşılması ile birlikte yeniden 8.400 ve 8.500 seviyelerini takip etmeye devam edeceğiz. Hacim olarak da toparlanma gayreti gösteren BIST-100 endeksi için günlük işlem hacminin yeniden 100 milyar seviyesinin üzerine yerleşmesi bu açıdan önemli. Ancak Mart ayındaki yerel seçimler öncesi yukarı yönlü hareketlerin devam etmesini beklesek de bu hareketlerin görece sınırlı kalacağı görüşündeyim. Yine de 8.500 seviyesinin aşılmasıyla 8.800 ve akabinde 9.000 seviyeleri takip edilebilir. 2024 yılının ilk çeyreği bu anlamda borsa yatırımcısının yakın takibinde olacak diyebilirim.
Yılının ilk çeyreğinde borsa için bir diğer baskı unsuru enflasyon muhasebesi. Enflasyon muhasebesi ile birçok şirketin kârlılık ve özkaynak durumundaki değişme sektör ve şirket bazında ayrışmaya yol açarken, borsada volatiliteyi artırabilir. Diğer yandan yılın ikinci çeyreği ve yılın ikinci yarısını da borsa için ayrı ayır değerlendirmek gerekiyor. Yerel seçim sonrası süreçte ortodoks politikalara devam edilip edilmeyeceği ana temayı oluştururken, yılın ikinci yarısında enflasyonda kalıcı aşağı yönlü eğilimin gerçekleşip gerçekleşmediğini izleyeceğiz. Bu anlamda Mart ayı sonrasında ortodoks politikalara devam edilmesi hâlihazırda TL varlıklara ilgisi artmaya devam eden yabancı yatırımcının ülkeye girişlerini hızlandırırken, borsada yükselişi destekleyecektir. Diğer yandan yılın ikinci yarısında enflasyonda kalıcı düşüş eğiliminin görülmesi, bir yandan makroekonomik dengelenmeye katkı sağlarken, bir yandan da faiz indirimlerini gündeme getirebilir. Dolayısıyla bu durumun borsa için bir katalizör olmasını bekliyoruz.
Yine de faiz indirimlerine dair beklentilerin sadece Türkiye özelinde değil, küresel tarafta da öne çıktığını belirtmek gerekiyor. FED ve ECB gibi majör merkez bankaları 2023 yılının son çeyreğinde faiz artırım sürecine son verirken, 2024 yılında faiz indirimleri sürecine başlamaya hazırlanıyor. Özellikle FED’den gelecek faiz indirimi adımları ons altında yükselişleri tetiklerken, hem küresel borsalar hem de bizim borsamız için altının baskı unsuru olmaya devam edeceğine işaret ediyor.
Ons altın tarafında, FED başta olmak üzere majör merkez bankalarından gelecek adımlara bağlı olarak görülecek yükselişler ve dolar/TL’nin yıl içerisindeki hareketleri gram altını bu anlamda cazip kılabilir. TCMB’nin sıkılaştırıcı adımları ve rezerv birikimi kur tarafında, 2024 yılı özelinde, volatilite riskini azaltırken, yükselişlerin daha sınırlı kalmasına katkı sağlayacaktır. Bu varsayımı dikkate aldığımızda, altının dövizden daha cazip olacağı bir 2024 yılı bizleri bekliyor diyebiliriz. Daha önce FED’den ilk faiz indirimi Mart ayındaki FOMC’de beklenirken, son verilerle birlikte bu olasılığın yüzde 50’nin altın indiği görülmekte. Buna bağlı olarak FED’den en erken faiz indirimi Mayıs ayında beklenmeye başladı. Dolayısıyla ons altının, yılın ilk yarısında daha sınırlı hareket etmesi beklense de Haziran ve Temmuz sonrası dönemde yükselişlerin ivme kazanması bekleniyor. Bu varsayımlar çerçevesinde yılın ikinci yarısında 2.750 dolar seviyelerini test eden bir ons altın görmemiz mümkün olabilir. Ons altında yaşanacak böyle bir hareket ile gram altında 3.000 TL üzeri seviyeler gündeme gelebilir.