S&P Ratings, takvim dahilinde, 3 Mayıs akşamı Türkiye’nin kredi notunu B’den B+’ya yükseltirken görünümü pozitif olarak korudu. Değerlendirmede yerel seçimler sonrasında dış dengelenmenin de etkisiyle para ve maliye politikası arasındaki koordinasyonun iyileşmesini beklediklerine yer verilirken; cari açığın azalacağı, enflasyonun ise düşeceği öngörüsünde bulunuldu. Bu öngörülerin gerçekleşmesi durumunda ise kredi notunun yeniden yükseltilebileceğine işaret edildi. Ayrıca makroekonomik tahminlere de yer verilen açıklamada, Türkiye ekonomisi için 2024 yılında yüzde 3 büyüme ve yılsonu TÜFE’nin ise yüzde 55,8 düzeyinde gerçekleşebileceği öngörüsünde bulunuldu.
Aslında asıl gelmek istediğim konu, S&P’nin not artırımından ziyade, Borsa İstanbul’un performansı. Not artırımına rağmen geride bıraktığımız hafta BİST-100 endeksinin yön bulmakta zorlandığı ve satış baskısında kaldığı gözlemlendi. Haftaya başlarken şahsi beklentim, endeks tarafında yükselişlerin öne çıkacağı bir hafta geçirebileceğimiz yönündeydi. Ancak sadece benim değil, birçok kişi için beklendiği gibi olmadığı anlaşılıyor. Öyle ki, not artırımının, borsa fiyatlamalarına neden pozitif yansımadığı sorusu hafta genelinde yatırımcılar arasında öne çıkan ana başlıklardan oldu. BİST-100 endeksi hafta içerisinde 10.383 seviyesinin üzerini test ederek tarihi zirvesini yenilese de, satış baskısında kalmasındaki nedenleri birkaç maddede sıralamak mümkün. Bunlardan ilki olarak, S&P’nin Türkiye’ye dair kredi notunu artırma kararının piyasalardaki ağırlıklı beklentiye paralel şekilde gerçekleşmesini ve bunun endeks tarafında daha önceden fiyatlanmış olmasını söyleyebiliriz. Bir ikinci neden, yabancı yatırımcının TL varlıklara ilgisini ve TL varlıklara girişlerini konuştuğumuz bir dönemdeyiz ve swap kanalı uygulamasındaki limitler bu noktada yabancı yatırımcı için önemli bir zorluk yaratıyor. Swap kanallarının açılması yabancı yatırımcı için kur ayağının hedge edilmesi açısından önemli. Dolayısıyla geride bıraktığımız haftanın ana temalarından biri olarak öne çıkan swap kanallarının genişletilmesine yönelik tartışmaların da borsa üzerinde baskı oluşturduğu görüşündeyim. Bir diğer neden olarak TCMB’nin yılın ikinci Enflasyon Raporu’nu söylemek mümkün. TCMB yılın ikinci Enflasyon Raporu’nda yılsonu enflasyon tahminini, talepteki dengelenme sürecinin daha önce öngörülene kıyasla gecikmeli olacağına işaret etmesi sebebiyle yüzde 36’dan yüzde 38’e revize etti. TCMB’nin manşet enflasyon tahmin aralığının üst sınırını değiştirmeyerek yüzde 42’de tuttuğu dikkate alındığında, enflasyon cephesinde görünüm hala iyimser olmaya devam ediyor. Ancak şahin mesajlar, TCMB’den finansal koşulların kısıtlanmaya devam edeceği ve faiz artırımları şeklinde olmasa da ilave sıkılaştırma adımları geleceği olasılıklarını destekledi.
Geçtiğimiz haftanın seyri yön bulmakta zorlanan bir BİST-100 endeksi olsa da, beklentiler pozitif tarafta yoğunlaşmaya devam ediyor. Yeni haftada ABD ağırlıklı veri takvimi öne çıkıyor. Özellikle ABD’den gelecek enflasyon verileri sadece küresel piyasalarda değil, bizde de volatiliteyi artırıcı yönde etki gösterebilir. İçeride ise TCMB’den Piyasa Katılımcıları Anketi takip edilecek. Hatırlanacağı üzere son ankette yılsonu TÜFE beklentisi yüzde 44,16’ya gerilemişti. Enflasyon masada kalmaya devam ederken, daha öngörülebilir bir eğilim göstermesi, önümüzdeki dönem için enflasyonun, yatırımcılar tarafında bir risk unsuru olma durumunu azaltıyor. Bu kapsamda biraz daha odak noktanın finansal piyasalar ve borsa için yabancı yatırımcıya odaklandığı ve fiyatlamaların buradaki gelişmeler ekseninde şekillendiği bir süreç bizleri bekliyor görüşündeyim.
Yabancı yatırımcıları konuştuğumuz bir ortamda kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen adımlar da bu süreçte önemli. Nitekim not artırımlarının paralelinde CDS’lerdeki gerileme hızlanarak 280 seviyesinin altına geldi. Ancak daha da önemlisi önümüzdeki dönemde gelecek yeni not artırımları ve Türkiye’nin Gri Liste’den çıkması ve swap kanalında gevşetici adımların gelmesi. Böyle bir senaryo gerçekleşirse, mevcut durumda, 12.500 seviyelerinde yoğunlaşan yılsonu BİST-100 tahminlerinin yukarı yönlü revize edilmesi söz konusu olabilir.