Merkez Bankası Ocak ayı faiz kararını açıkladı. Beklenildiği gibi faizi 250 bp artırarak politika faizini yüzde 45’e yükseltti. Tabii ki özellikle de bu ay gözler faiz karar metnindeydi, bazı soruların cevapları aranacaktı. Piyasanın ilk merak ettiği konu acaba Merkez Bankası faiz artışlarında sona gelindiğine dair bir mesaj verecek miydi? Beklenildiği gibi Merkez Bankası faiz artışlarında sona gelindiğini “parasal sıkılık düzeyine ulaşıldı” diyerek belirtti. İkinci soru da eğer gerekirse ek bir faiz artışının gelip gelmeyeceği ile ilgiliydi. Merkez Bankası buna dair de “enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşması durumunda parasal sıkılık gözden geçirilecektir” sözlü yönlendirmesinde bulundu ve her ne kadar faiz artışında durmuş olsam da gerekirse ek faiz artışı da yapabilirim dedi. Gelelim asıl merak edilen soruya; peki faiz indirimleri ne zaman başlayacak ve buna dair bir iletişim olacak mıydı? Faiz karar metninde parasal gevşeme yani faiz indirimleri için iki şart koşulmuş görünüyor; ilki aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş olması, ikincisi ise enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsaması.
Gelelim değerlendirmelerime… Piyasa beklentilerine paralel faiz artışı yapan Merkez Bankası’nın sürpriz yapmayan ve öngörülebilir olma vasfını korumasını kıymetli buluyorum. Genel olarak metnin iletişim dili açısından başarılı olduğunu söyleyebilirim ama bazı konulardaki vurgular sorgulamaya mahal vermeyecek şekilde daha net olabilirdi diye düşünüyorum. Ayrıca tıpkı piyasa gibi, metinde benim de takıldığım bazı noktalar var. İlki metinde aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüşün sürdüğü dile getirilmiş. Temmuz’da aylık bazda yüzde 9,49 olan enflasyonun Aralık ayında yüzde 2,93’e gerilediğini düşünürsek haklı bir sözel iletişim. Fakat Ocak ayında yüzde 7 civarında gelecek -ki daha yüksek bekleyenler de var- bir aylık enflasyonu göz önüne aldığımızda ve hatta Şubat’ta da yüzde 4 ve daha üzeri bir aylık enflasyon beklentisini düşünecek olursak, Merkez Bankası’nın aylık enflasyondaki bu artışa geçici olsa bile hiç değinmemiş olması sorgulanabilir. İkinci kısım da özellikle fiyatlama davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde sınırlı iyileşmenin devam ettiğinin dile getirilmesi. Evet, piyasa katılımcıları anketine baktığımızda uzun vadeden ziyade kısa vadeli enflasyon beklentilerinde geçen aylara göre sınırlı bir gelişme var; ama özellikle de saha da yaptığımız gözlemler fiyatlama davranışlarında bırakın iyileşmeyi, Ocak ayında yapılan ücret zamlarının ve hatta yeni yıl ile birlikte bazı sektörlerdeki fiyat artışlarında fiyatlama gücü kaynaklı maliyet unsurlarından tamamen bağımsız ciddi artışlar var.
Unutmadan şuna da hemen değineyim, karar metninde Merkez Bankası’nın sorgulandığı bir diğer kısım da miktarsal sıkılaşma adımları ile ilgili. Merkez Bankası tıpkı geçen ay olduğu gibi sterilizasyon politikaları ile miktarsal sıkılaşma uygulamalarına devam edeceğini söylüyor; ama bu konuda vurgu ve açıklama yetersiz diye düşünen bir kesim var. Çünkü bu kesime göre piyasadaki TL likidite fazlası enflasyonla mücadele açısından sıkıntılı görünüyor. Merkez Bankası’nın bu konudaki niyet, eylem ve araçlarının yetersiz olması seçim öncesi dönemde likiditeyi çekmek istememesinden kaynaklanıyor diye düşünenler var. Bundan sonraki sürede bu konuda eyleme geçilmeli diyenler oldukça fazla.
Şu tartışmaya da değinmeden geçmek istemem. Merkez Bankası’nın faiz karar metninin şahin mi yoksa güvercin mi olduğu tartışma konusu. Kimileri yukarıda da değindiğim sorulara cevap olması nedeniyle Merkez Bankası “ne gerekirse yapacağım” mesajını vermiş yani oldukça şahin bir duruş sergilemiş diye düşünüyor. Kimileri ise metni güvercin buluyor. Metni güvercin bulanların en büyük gerekçelerinden biri “Merkez Bankası mademki gerektirse faiz artışı yaparım diyor, o zaman faiz artışında durdum demesine ne gerek vardı. Ben durdum demeden direkt veri bağımlı gidiyorum, gerekirse her an faiz artışı gelebilir deseydi daha şahin ve samimi olurdu” diyenler var. Metni güvercin bulanların ikinci gerekçesi ise Merkez Bankası’nın faiz indirimi için şartlarının muğlak olması. Örneğin hangi aylık enflasyon düşüşü enflasyonun ana eğilimindeki düşüş için belirgin kabul edilecek? Ya da “Merkez Bankası enflasyonda belirgin ve kalıcı risk olursa faiz artırırım diyor ama o belirgin ve kalıcı riskten kasıt ne olabilir” gibi görüşler de var. Bu tartışmadan benim anladığım şu, Merkez Bankası’nın bundan sonraki sürede gerekirse faiz artışı yapabileceğini ve hatta prematüre faiz indirimine gitmeyeceğini ısrarlı ve kendinden daha emin bir biçimde piyasaya anlatmaya devam etmesi gerekli. Bu konuda ilk fırsat olan 8 Şubat’ta açıklanacak olan enflasyon raporunda da yine piyasanın eksik ve yetersiz bulduğu konular ile teknik detaylara da ayrıntılı yer verilebilir diye düşünüyorum.