Bu haftaya oldukça hızlı başladık. Cuma akşamı gelen Merkez Bankası başkan değişiminin ardından gözler, yeni başkan Fatih Karahan’ın yapacağı ilk enflasyon raporu sunumuna çevrildi. Fatih Karahan’ın isminin açıklanmasının hemen ardından yabancı kurumlardan gelen değerlendirmeler enflasyon raporunun önemini daha da artırdı. Yabancı kurumların yeni başkanın daha şahin olduğu, bu nedenle de 250-500 bp’lik ek artışlarının gündemde olabileceğine ilişkin görüşleri, yurt içi beklentilere de sirayet edince, gözler daha bir dikkatli yeni başkana ve enflasyon raporu sunumuna çevrildi. Gelelim enflasyon raporuna. Açıklanan enflasyon raporunun Ocak ayı PPK metninin genişletilmiş hali olduğunu söyleyebilirim. Buna rağmen Ocak ayı PPK metnindeki ileriye dönük sözlü yönlendirmelerin çok daha güçlü ve vurgulu bir biçimde verildiğini düşünüyorum. Gözler ilk olarak 2024 yıl sonu enflasyon tahmini olan yüzde 36’lık hedefin yukarı yönlü revize edilip edilmeyeceğindeydi. Merkez Bankası bu hedefi değiştirmedi. Değiştirmemekte de iki temel gerekçesi var. İlki her ne kadar Ocak ayı aylık enflasyon yüksek gelse de ve hatta Şubat’ta da bu güçlü eğilim devam edecek olsa da, bu yılın ilk yarısının sonu ve hatta ikinci yarısında aylık enflasyonun ana eğiliminde güçlü bir düşüş beklentisi. Yeri gelmişken hemen söyleyeyim; Merkez Bankası’nın enflasyon ana eğilimine dair “enflasyonun ana eğilimi tahminlerimizden daha hızlı geriledi” bakışı piyasa tarafından biraz iyimser bulundu. Yüzde 36’lık hedefin değiştirilmemesinin ikinci temel gerekçesi de yüzde 36’nın bir tahmin değil hedef olması. Bu gerekçeyi Merkez Bankası başkan yardımcısı çok değerli hocam Cevdet Akçay, “Yüzde 36’lık hedef iddialı ama imkânsız değil. Merkez Bankaları iddialı olmalı. Hedefe yönelik riskler oluştuğunda hedefi değiştirmek yerine para politikası araçlarını değiştirmek ve hedefle uyumlu hale getirmek daha uygun bir yaklaşımdır” minvalinde bir açıklama ile vurguladı. Kanımca Merkez Bankası’nın yüzde 36’lık hedefini değiştirmemiş olmasının en büyük yararı enflasyon beklentilerinin daha güçlü çıpalanma ihtimalinin artmış olması diye düşünüyorum. Hele ki Cevdet hocanın da bu kısma çarpıcı bir üslupla vurgu yapmış olması da bu etkiyi daha da güçlendirdi diye düşünüyorum. Piyasanın özellikle de borsanın gözü kulağı ek bir faiz artışı daha gelip gelmeyeceğindeydi. Yeni başkan hem sunumunda hem de soru-cevap kısmında net bir dille ek bir faiz artışına ihtiyaç olmadığını dile getirdi. Bu söylem yani faiz artış döngüsünün tamamlanmış olduğunun anlaşılması Perşembe günü borsayı hele ki sınai endeksini olumlu etkiledi. Burada bir önemli konuya daha değinmek istiyorum. Merkez Bankası şimdilik faiz artışına gerek duymasa da ‘eğer gerekirse faiz artışı yaparım’ da diyor. Diyor demesine ama piyasa Merkez Bankası’nı bu konuda çok samimi bulmuyor. Merkez Bankası’nın ek faiz artışı için gerekli olan “enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı bir riskler oluşması durumunda parasal sıkılık gözden geçirilecektir” iletişimini muğlak, belirsiz ve uzak bir olasılık olarak görmeye devam ediyor. Daha net bir ifadeyle enflasyon için yukarı yönlü riskler oluşsa da piyasa, Merkez Bankasının artık faiz artıracağına inanmıyor. Son olarak sıkılaşma konusunda banka tarafından yapılan iletişimde, son dönemlerde likidite fazlalığı kaynaklı olarak mevduat faizlerindeki gerilemeyi durdurmak için miktarsal sıkılaşma adımları ile makro ihtiyati tedbirlilere devam edileceğinin de güçlü bir biçimde altı çizildi. Ek faiz artışının yapılmayacağının anlaşılmasının ardından gözler, toplantı öncesi ek faiz artışını güçlü gören yabancı kurumlara çevrildi. Bu konuda en merak edilen kısım ek faiz artışının yapılmama ihtimalinin güçlenmesi yakın vadede yabancıyı rahatsız eder mi ve bu durum yabancı girişini olumsuz etkiler mi? Bu konuda enflasyon raporu sunumundan hemen sonra sıcağı sıcağına rapor yazan HSBC 2024 yılı için baz senaryosunun faizlerde bir değişiklik yapılmaması yönünde olmasına rağmen hala faiz artırım ihtimalini faiz indirim ihtimaline göre daha yüksek görmeye devam ettiğini dile getirdi. Bana göre enflasyon raporu sunumunun en şahin tarafı “faiz indirimlerini konuşmak için erken” söylemi oldu. Bu söylem enflasyon raporunun hem daha önceki enflasyon raporu hem de Ocak ayı PPK metnine göre faizlerin “daha uzun süre yüksek tutulacağı” varsayımını çok daha güçlü bir biçimde yansıtıyor. Merkez Bankası son PPK metninde olduğu gibi bu metinde de çok güçlü bir biçimde faiz indirimleri için hem aylık enflasyon eğiliminde belirgin bir iyileşme hem de enflasyon beklentilerinin hedefle uyumlu hale gelip gelmediğine bakacağına ve ona göre karar vereceğine dikkat çekti. Bundan sonra para politikasının gidişatı için gözümüz kulağımız aylık enflasyon verileri ve eğilimi ile enflasyon beklentilerinde olacak. Ezcümle, enflasyon raporu sunumu sonrasında, bu yıl için ek bir faiz artışının yapılmadığı ve yıl genelinde de faiz indirim olasılığının daha da azaldığı bir senaryo benim için daha da güçlendi diyebilirim.