HSBC’nin 2024 yıl sonu için 33 TL dolar/TL tahmini sonrasında kur tahminine yönelik ciddi tartışmalar başlamış görünüyor. O zaman hemen soralım, bu sene sonu 33 TL’yi görür müyüz? Bu sorunun cevabı için HSBC’nin varsayımlarına bakmak gerektiğini düşünüyorum. Tahminimce 33 TL’lik bir kur tahmini arkasında iki temel güçlü varsayım bulunuyor. İlki TCMB’nin sıkı para politikası duruşunu 2024 boyunca kararlı bir şekilde devam ettireceğinin varsayılması; ki bana göre bu senaryoda Merkez Bankası’nın hiç faiz indirmeyeceği varsayımı var. HSBC’nin ikinci ve bana göre en önemli varsayımı da seçimlerden sonra özellikle de yılın ikinci yarısında çok güçlü yabancı girişinin olacağı. Güçlü yabancı girişi ile artan döviz arzı kurda hatırı sayılır bir baskıyı gündeme getireceği düşünülüyor olmalı.
Gelelim benim düşüncelerime. Açıkçası HSBC’nin 33 TL’lik kur varsayımı bana biraz iyimser geldi. Benim bu sene sonu için kur beklentim 39-40 TL civarında. Bu süreçte seçime kadar yatay ve yavaş hızda ilerleyen kur hareketinin devam edeceğini düşünüyorum. Seçimlerin bitmesi ile kurda iki nedenle düzeltme görebileceğimizi düşünüyorum. Düzeltme beklentimin ilk nedeni yabancının geldiğinde kazanabilmesi için kur biraz daha cazip hale getirilmek istenecektir. İkinci gerekçem de ihracatçı için eskisi kadar olmasa da kısmi de olsa rekabetçi kur yaratma isteği olabilir. Ama tabii, lütfen sözlerim yanlış anlaşılmasın, düzeltme bekliyorum derken çok ciddi sıçrama şeklinde değil de, tıpkı genel seçimler sonrası gördüğümüz merdiven hareketine benzeyen bir süreç olabilir diye düşünüyorum. Şöyle örneklendireyim, mesela Aralık 2023’de kur bir ay boyunca yüzde 2 artmış. Ama yerel seçimler sonrasında belki çok daha kısa sürede yüzde 2’lik bir artış söz konusu olabileceğini düşünüyorum. Ardından yılın ikinci yarısında yabancı girişinin güçlenmesi ile birlikte enflasyondaki düşüşün de başlamasıyla kurda baskının asıl hissedileceği dönem olacak diye düşünüyorum. İşte tam da burada kurun ahvali için asıl belirleyici unsur yabancı girişinin ne kadar güçlü olup olmayacağı olacak. Beklenenden çok güçlü bir giriş elbette ki kurda baskıyı artıracaktır. Ben yılın ikinci yarısında yabancı girişlerinin hızlanmasını bekliyorum ve bu süreçte kurun enflasyonun altında artmaya devam etmesiyle TL’deki reel değerlenmenin artacağını düşünüyorum.
Gelelim TCMB’nin yılın genelinde ne kadar sıkı olabileceği ve bu sıkılığı özellikle de yılın ikinci yarısında ne kadar devam ettirebileceği meselesine. Şu anki beklentim, Ocak ayında 250 bp’lik bir artışla tepe faizin yüzde 45 düzeyinde oluşacağı yönünde. Tabii, şunu da hemen paylaşayım, TCMB Ocak toplantısında olur da 250 bp üzerinde bir artışla gelirse bu çok da sürpriz olmaz benim için. Çünkü geçen haftaki asgari ücret zammı sonrasında piyasada asgari ücret zammı artışının enflasyon üzerindeki etkisini sınırlama adına Merkez Bankası’nın beklenti üstü gelebileceği beklentilerinin de giderek arttığını görüyorum. Hatta bu Pazartesi kabine toplantısı sonrasında memur ve memur emeklileri ile SGK ve Bağ-Kur emeklilerinin de zamları büyük ihtimalle belli olacak. Özellikle emeklilerin Temmuz ayındaki mağduriyetini giderme adına enflasyon farkının yanı sıra seyyanen zam da yapılırsa ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkisini sınırlama adına TCMB’den beklenti üstü bir faiz artışı daha da güçlü bir olasılıkla masada olabilir diye düşünüyorum.
Faiz indirimleri konusunda ise beklentiler oldukça heterojen. Yerel seçimler biter bitmez faiz indirimleri başlar ve sene sonunda politika faizi yüzde 25’e geriler diyen de var, TCMB 2024’te hiç faiz indirmez diyen de. Tam da bu noktada hemen şunu belirteyim, asgari ücret artışı sonrasında faiz indirim beklentilerinde azalma eğilimi de yok değil. Hatta özellikle de hiç faiz indirmemeli diyen görüşler de giderek artıyor. Geçen haftaki yazımda da dile getirmiştim, para politikasının sıkılığı enflasyonun seyri kadar maliye politikasının da ne kadar sıkı olacağına bağlı olarak belirlenebilir diye düşünüyorum. Olur da enflasyon için yukarı yönlü riskler belirir veya enflasyondaki katılık işleri zorlaştırır ise hiç faiz indirimi göremeyebiliriz diye de düşünüyorum. Yine olur da özellikle de seçim öncesi dönemde maliye politikası gereğinden fazla gevşerse, yine para politikasına gevşeme için bir alan olmaz kanaatindeyim.
Bir noktaya daha değinmek isterim, siyasi irade enflasyonla mücadeleye şu an destek veriyor ama 2024’te büyüme yavaşlamaya başladığında; işte o zaman sıkı para politikasına hala destek verilmeye devam edilecek mi, bazı kesimlere göre büyümedeki yavaşlama ve işsizlikteki artış ile birlikte siyasi iradeden sıkı para politikasına desteğin azalması ile faiz indirimleri beklenenden daha erken de gündeme gelebilir diye düşünenlerin sayısı bir hayli fazla. Tam da bu görüşle uyumlu bir biçimde Mehmet Şimşek’in bu hafta MÜSİAD’da yaptığı konuşmada -her ne kadar yanlış anlaşıldığını belirtse de- şimdiden faiz indirimleri için zemin yapmaya başladığını düşünen bir kesim de var. Ben açıkçası o konuşmada Sayın Bakan’ın yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Kendisinin de belirttiği üzere 2024 yılında sıkılaşmadan parasal gevşeme geçeceğiz vurgusunu küresel ekonomi için yaptığına inanıyorum. Ezcümle, TCMB’nin 2024’ün ikinci yarısında enflasyonla mücadelede mümkün mertebe sıkı duruşunu devam ettirme noktasında ciddi gayreti olacağını ve piyasanın beklediği kadar erken ve güçlü gevşemeye gideceğine çok ihtimal vermiyorum. Benim şimdiki baz senaryoma göre, faiz indirimlerine en erken yılın son çeyreğinde başlayacağını bekliyorum- ki daha geç bile olabilir. Ve bu senaryoda da kurun sene sonunda 39-40 TL civarında gerçekleşeceğini düşünüyorum.