Merkez Bankası geçtiğimiz perşembe günü politika faizini yüzde 8,5’dan yüzde 15 düzeyine yükseltti.
Bu faiz artışının piyasa beklentisinin altında makul bir artış olduğunu söylemek çok yanlış olmaz. Haliyle faiz artışı konusunda piyasa “rasyonele dönüş” açısından aradığını bulamadı da diyebiliriz. Gelecek toplantılara ilişkin olarak da net ve güçlü bir faiz artışı sinyalinin olmaması da hüsran yaratan bir diğer unsur oldu. Öte yandan faiz karar metni ise oldukça tatmin edici diyebilirim. Daha önceki faiz karar metni sil baştan yeniden yazılmış. Metnin ana odağında enflasyon var. Enflasyonun nedenleri ve beklentilerine ilişkin tüm noktalar oldukça rasyonel ve objektif. Bu yönü itibariyle metin oldukça güçlü duruyor. Metin ile ilgili dikkat çeken bir diğer unsur da “liralaşma” kelimesinin metinden tamamen çıkarılmış olması. Fakat buna rağmen metindeki “sadeleştirme” ibaresini göz önüne alacak olursak, liralaşmayı da hangi hızda ve ne ölçüde arkada bırakacağımız da çok net değil.
Son faiz kararı sonrası piyasa bundan sonraki sürede faiz artışlarının “kademeli” olarak geleceğini fiyatlamaya başladı. Bildiğimiz gibi Merkez Bankası’nın politika faizinin artması bankaların ortalama fonlama faizini artırdığı için politika faizi artışı ile birlikte piyasadaki kısa vadeli ve değişken faiz oranlarında da artış görebiliriz. Haliyle bundan sonraki süreçte işletmelerin kullandığı ticari kredi faizlerinde de artışlar göreceğiz demektir. Tam da bu noktada akla şu soru geliyor elbette; faizlerin artmaya devam etmesi durumunda hangi şirketler faiz artışlarından daha az olumsuz etkilenir? Bir diğer deyişle hangi şirketler faiz artışına karşı daha dayanıklı olur? Bu soruya ALB Yatırım Araştırma Yönetmeni sevgili Uğur Aydın’ın yaptığı çalışma ile cevap bulmaya çalışacağım.
Borcu yüksek olan işletmeler için faiz artışı sonrası para bulmak daha maliyetli olacağından faaliyetlerini finanse etmek için ağırlıklı olarak kredi kullanan şirketler faiz artışlarından daha olumsuz etkilenebilir. Aksine borcu düşük nakit pozisyonu güçlü olan ve faaliyetlerini daha çok öz kaynaklarla yöneten şirketler faiz artışlarında olumlu ayrışabilir.
Hangi şirketlerin faiz artışı karşısında daha dayanıklı olabileceğini anlamak için kısa ve uzun vadeli finansal borçları ile nakitleri arasındaki fark olan “net borç pozisyonuna” bakmak gerekir. Bu anlamda net borç pozisyonu “negatif” olan şirketler faiz artışına daha dayanıklı kabul edilebilir. Çünkü net borcun negatif olması şirketlerin borcunu ödedikten sonra bile elinde nakitlerinin olması yani varlıklarının finansal borçlarından daha fazla olması anlamına gelir.
Sevgili Uğur Aydın’ın net borcu negatif olan şirketleri araştırdığı çalışmasının ilk sırasında Enka İnşaat yer alıyor. Enka İnşaat’ın net borcu -45,1 milyar TL. Şirket tüm borçlarını ödedikten sonra elinde 45,1 milyar TL nakit kalıyor, yani güçlü bir nakit pozisyonu var. Şirketin ihracat oranının yüksek olmasının yanı sıra net döviz pozisyonunun da pozitif olduğunu görüyoruz. Cari oran 2,65 ile 2’nin de üzerinde, yani kısa vadeli borçlarını ödemeye yetecek kadar varlığı var. Şirket her ne kadar faiz artışlarına karşı dayanıklı olsa da, 25 gibi yüksek fiyat/ kazanç oranı (f/d) nedeni ile bu şirkette dikkatli olmak gerekebilir.
İkinci sırada ise Sabancı Holding var. Şirketin -13,1 milyar TL olan net borcuna karşılık f/k 2. Yani şirket güçlü nakit pozisyonuna rağmen oldukça ucuz, şirket sadece 2 yıllık karına satılıyor. Sevgili Uğur’a göre Sabancı Holding bu anlamda Koç Holding’in biraz gerisinde kalıyor. Bu anlamda güçlü nakit pozisyonunda da etkisiyle faiz artışına dayanıklı olması nedeniyle izlenmesi gereken hisseler arasında.
Güçlü nakit pozisyonu nedeniyle faiz artışından olumsuz etkilenme olasılığı düşük olan şirketler listesinde üçüncü sırada Koza Madencilik yer alıyor. Şirketin net borcunun -10,7 milyar TL olmasının yanı sıra, 6,76 gibi oldukça
yüksek cari orana sahip. 9.3’lük f/k da şirketin çok da pahalı olmadığını gösteriyor. Bu şirkette takip listesinde yer almalı.
Faiz artışına dayanıklı şirketlerden bir diğeri de Tüpraş. Tüpraş hikâyesi olan mükemmel bir şirket. Bu bağlamda şirketin 2050 yılında karbon nötr olma hedefi var ve bu nedenle güçlü stratejik yatırımlar yapıyor. Her ne kadar son dönemde rafineri marjlarında özellikle de dizel ve jet yakıtı marjlarındaki düşme nedeniyle bir miktar negatif ayrışıyor olsa da şirketin -8,6 milyar TL’lik negatif olan net borcu sayesinde faiz artışlarına karşı güçlü görünüyor. Üstelik güçlü net döviz pozisyonu sebebiyle de artan döviz kuruna karşı da avantajlı konumda. 3 f/k ve 2 firma değeri/faiz, amortisman ve vergi öncesi kar (fd/favök) piyasa çarpanlarının da işaret ettiği gibi şirket oldukça da ucuz.
-7.6 milyar TL’lik negatif net borcu ile faiz artışlarından en az etkilenebilecek bir diğer şirket de Tofaş. Şirket 11 f/k değeri ile ucuz kalmaya devam ederken, bu hisseye yabancı ilgisinin de her geçen gün arttığını görüyoruz. İlerleyen çeyreklerde artacak karlılık ile şirket daha da ucuz hale gelebilir. Yine -3,5 milyar TL’lik net borcu ile faizlere karşı dayanıklı olan ve tıpkı Sabancı Holding gibi önemli bir hikâyesi olan bir diğer şirket de Alarko Holding. Şirketin ihracat oranının çok yüksek olmasının yanı sıra, güçlü net döviz pozisyonu sebebiyle kur artışından da fayda sağlayan bir şirket. Üstelik 2,4 f/k ile oldukça da ucuz. Sevgili Uğur’a göre Alarko Holding’de ciddi bir potansiyel barındırıyor.
Faiz artışlarına dayanıklı olabilecek bir diğer şirket de -1,5 milyar TL’lik net borcu ile Tekfen Holding. Şirketin güçlü nakit pozisyonunun yanı sıra net döviz pozisyonunun da güçlü olması ve yine 4,2 f/k ve 4,1 fd/favök olan düşük piyasa çarpanları ile ucuz olması da hisseyi olumlu kılıyor.
Türk Traktör de uzun yıllardır net borcu negatif olan şirketler arasında. Bu nedenle şirket temettü öderken hiç zorluk çekmiyor. Şirketin faiz artışlarından az etkilenecek olmasının yanı sıra ihracatının da yüksek olması olumlu ayrışmasına neden olabilir. Hisse değeri yılbaşından bu yana iyi performans göstermiş olmasına rağmen 9 f/k ve 3 fd/favök ile sektör içinde ucuz olmaya devam ediyor.
Mavi giyimde -1,2 milyar TL’lik net borç ile faiz artışlarına karşı dirençli şirketlerden. Şirketin ekonomi yavaşlama gösterse de satışlarının güçlü kalmaya devam etmesi beklendiğinden defansif portföylerde mutlaka yerini alması gereken bir hisse. Yine 7,9 f/k ve 4,2 fd/favök ise hissenin sektör bazında ucuzluğunun en net göstergelerinden.