Geçtiğimiz cuma öğleden sonra, Moody’s’den kredi not artışı geleceği beklentisiyle, BofA’nın 6 milyar TL’lik yüklü alımıyla haftayı kapatmıştık. Piyasa kapanışı sonrasında Moody’s’den kredi not artışı gelmemesi sonrasında, bu yüklü alımların satılmasıyla “Pazartesi günü endekse sert bir satış gelir mi” herkesin en merak ettiği konu oldu. Neyse ki hafta boyunca alınan yüklü alımların satılmamasıyla endekste sert bir satış görmedik. Sadece haftanın ilk iki günü bankacılık endeksinde kâr satışı gördük, ilk iki gün sınai hisselerine gelen alım satışların endeksin geneline yayılmasını engelledi.
Tam da burada herkesin bu hafta çokça konuştuğu mesele geliyor akla, “acaba banka hisseleri yeterince önden yükseldi mi?” Oldukça haklı bir soru, sadece geçen hafta yüzde 14,2 yükselen bankacılık endeksi Kasım ayından bu yana yüzde 26 yükselmiş. Bu sürede sınai endeksi ise yüzde 3,6’lık kayıp yaşamış. Son dönemlerdeki banka hisselerindeki bu pahalılık ve sanayi hisselerindeki bu geri kalmışlık sebebiyle piyasa “sanayi hisselerinde bir alım fırsatı var” olarak değerlendirmeye başladı. Anladığım kadarıyla bu değerlendirmenin temelinde şu düşüncede yatıyor, “evet 2024’te ekonomik büyüme yavaşlayacak ve bu yavaşlama özellikle de iç tüketime yönelik üretim yapan bazı firmaları beklenildiği kadar olumsuz etkilemeyebilir.” Örneğin hafta başında otomotiv hisselerindeki alımların sebebi bu bakış açısı olabileceğini düşünüyorum. Yine, Cuma ben bu yazıyı 15:30 sularında kaleme alırken, banka hisselerinde hafta genelinde yüzde 3,1’lik düşüş hâkimken, sınai endekste de yüzde 1,49’luk yükseliş vardı. Tahminime göre banka hisseleri son bir iki aylık sürede önden gittiğinden yakın vadede yükselişler sonrası kâr satışları görme ihtimalimiz güçlü gibi, bu nedenle banka hisselerinde alım için geri çekilmeleri beklemek uygun olabilir. Bu süreçte şunu da hatırlatayım, son dönemde kamu bankaları, özel bankalar kadar iyi bir performans sergilemedi. Her ne kadar gerek yurt içi gerekse yurt içi kurumlar 2024 yılı için kamu bankaları için özel bankalar kadar olumlu beklentilere sahip olmasalar da temel analizi güçlü olan ve iskontolu kamu bankaları da uzun vade açısından alım fırsatları yaratabilir, incelenebilir.
Gelelim endeks yorumuna. BİST-100 endeksi bu hafta ağırlıklı olarak 7.980-8.090 arasında dar yatay bir bantta sıkışma hareketi içindeydi. Endeks haftanın ilk iki günü 8.090 üzerine çıkar çıkmaz satış yedi. Hatta Perşembe günü Moody’s’in bankaların kredi not görünümünü pozitife revize etmesinin de etkisiyle çok çok güçlü direnci 8.100’ü kırıp 8.116’yı test etse de, 8.100 üstünde tutunamadı, kâr satışı geldi. 8.000 altına inişlerde de 7.980 seviyelerine kadar sınırlı geri çekilme sonrasında tepki alımı geldi. Bu hareketle 8.000 altına düşmeyen ama 8.100 üstünde tutunamayan bir endeks vardı. Yazıyı yazdığım 15:47 itibarıyla 8.010 seviyelerinden fiyatlanıyordu. Bakalım gün sonuna doğru sert bir satış ya da sert bir alım gelecek mi yabancı kurumlardan.
Açıkçası alım gelse bile endeks 8.100 ve hatta 8.150 üstünde tutunamadığı sürece 8.400 oradan da 8.562 tarihi zirveye doğru hareket beklememek gerekir. Ama 8.150’yi hacimli kırar ve bu seviye üstünde tutunursa kenarda bekleyenlerin de harekete dâhil olmasıyla çok hızlı 8.500’lü seviyelere doğru ilerleme gösterebilir. Tabii, herkes şunu merak ediyor, peki 8.150’yi yakın vadede geçebilir mi? Tabii, bu konuda net bir şey söylemek elbette zor. Yerleşik yatırımcı mevduatın ve altının cazibesinde, yabancı da giriş var ama sınırlı ve ağırlıklı olarak al-sat tarzı işlem yapıyor. Ama endekste bu hafta her ne kadar güçlü yükseliş olmasa da teknik görünüm geçen haftalara göre daha olumluydu. Endeks kritik destek 7.950 üzerinde tutunmayı başarmış görünüyor. Teknik göstergelerde zayıflama olsa da bir bozulma yok.
Haftayı da 7.950 üstünde kapatabilirsek, önümüzdeki hafta adına olumlu olacak. Bu açıdan 7.950 ve hatta 8.000 üzerinde kalıcı olmak güç toplayan bir endekse de işaret edecek. Hatta bir anekdot da paylaşayım; geçen hafta Cuma yüklü alım yapan yabancının bu hafta bu aldıklarını hele ki hafta başında satmamış olması bile endekse olumlu bakmamız için bir neden, “bu bir milat, endeks yükseliş için hazırlanıyor, bu seviyeler dip olabilir” diye düşünenler de yok değil. Yakın vade her ne kadar belirsiz olsa da, endekste yılın ikinci yarısında hemen hemen herkesin olumlu bakış açısına sahip olduğunu görüyorum. Yıl sonu BİST-100 hedefinin 10.500-11.500 ve medyan beklenti olarak da 11.000 civarında şekillendiğini görüyorum.
Kısa vade demişken haftaya bizim Merkez Bankamızın faiz kararı var. Faiz kararı aşağı yukarı belli, kuvvetle muhtemel 250 bp artış yapılarak, politika faizi yüzde 45’e çekilecek ve durduk mesajı verilecek. Ama bu ayki faiz karar metni diğer aylara göre ileriye dönük sözlü yönlendirmeler açısından çok daha önemli olacak. Faiz karar metninde piyasa özellikle faiz artışı dursa bile veri bağımlı sürece bir atıf bekliyor. Bir diğer deyişle TCMB dursa bile, “gerekirse faiz artırırım” mesajı vererek son günlerde sıklıkla tartışılan prematüre faiz indirimi tartışmalarını mümkün olduğu kadar azaltabilmeli. Bu açıdan faizin 250 bp gelmesi borsa üzerinde çok ciddi etki yaratmayabilir, sadece faiz maliyetleri artıyor diye kısa vadede kısmi bir düşüşten öteye geçmez diye düşünüyorum. Ama olurda faiz karar metni kararlı duruşun hissedildiği şahin bir metin olursa, yine kısa vadede endeks üzerinde satış baskısı yaratsa da orta ve uzun vadede endeks açısından bu duruşun olumlu olacağını düşünüyorum. Bu kararlı duruş özellikle de yabancıların olumlu algılarını daha da besleyerek, piyasalara giriş yapmaları yönünde önemli katkı sağlayabilir diye düşünüyorum.