Asgari ücret zammı belli oldu. 2024 yılında yılda tek sefer olmak üzere net asgari ücret 17.002 TL olarak belirlendi. İlk değerlendirmem enflasyonla mücadelenin olduğu bir süreçte hem işçi hem de işveren açısından makul diyebileceğim ve piyasa beklentisine paralel bir artış oldu. Açıkçası ben enflasyonla mücadele dönemi olduğu için yüzde 45’i geçen bir artış olmayabileceği düşüncesindeydim. Bu satırları okuyanlar lütfen beni yanlış anlamasın, enflasyonla mücadele var diye ücretlere güçlü zam yapılmaması gerektiğini kastetmiyorum, sadece ekonomi yönetiminin tek sefer ve beklenen enflasyon iletişimi sonrasında yakın döneme göre piyasa beklentilerinin altında bir oranda ısrarcı olabileceğini düşünmüştüm.
Asgari ücret zammı sonrasında piyasa hararetle ücret artışlarının enflasyona etkisinin ne olabileceği tartışmalarına başladı. Bazı kesimler Türkiye’de ücret artışlarının enflasyona önemli geçiş etkisi olmadığını dile getirirken, bazı kesimler de artırılan ücretlerin enflasyon üzerinde belirleyici etkisi olabileceğini düşünüyor. Ücret artışlarının enflasyon üzerinde önemli etki yaratacağını düşünen kesime göre, Türkiye’de hâlihazırda fiyatlama davranışları bozuk ve enflasyon beklentileri yüksek olduğundan, ücretler hem maliyet hem de talep kanalının yanı sıra beklentiler kanalıyla da enflasyonu etkileme potansiyeline sahip. Bu kesime dair tahminleri incelediğimde 1 puanlık asgari ücret artışı 0,2-0,3 arasında enflasyon yaratıyor. Bu cepheden baktığımızda %49’luk enflasyon artışı 2024 yılında enflasyonu yaklaşık olarak yüzde 12,5 puan artıracak. Öte yandan gerek içerideki gerekse dışarıdaki yerli ve yabancı kurumlar tarafından yazılan teknik raporları incelediğimde yüzde 36’lık enflasyon hedefi için asgari ücret artışının yaklaşık yüzde 40 civarında olması gerektiği hesaplanıyor. Bu cepheden baktığımızda 9 puanlık ekstra ücret artışının hedef enflasyonunu da yaklaşık yüzde 2,25 puan yükseltme durumu söz konusu. Bu demek oluyor ki son asgari ücret artışı ile birlikte TCMB’nin 2024 yılsonu hedefi yüzde 38,25’e yükselirken, piyasadaki hâkim beklenti olan yüzde 41,2 hedefi de yaklaşık olarak yüzde 43,5’e yükselecek. Hâliyle hedef enflasyondaki bu yükseliş bir başka tartışma noktasını daha gündeme getirdi; hedef enflasyondaki yükseliş önümüzdeki dönemde gerek para politikası gerekse maliye politikası kanadında ekstra sıkılaşmayı gündeme getirebilir mi? Bu noktada TCMB’nin asgari ücret zammı nedeniyle Ocak ayında beklentiye paralel 250 bp ile değil de 500 bp’lik önden yüklemeli bir faiz artışı yapacağını düşünenler bile var. Öte yandan ekstra politika sıkılaştırmasına gerek olmadan, 2024’ün ikinci yarısında güçlü yabancı girişi olursa, TL’deki güçlü reel değerlenmenin asgari ücretin enflasyon üzerindeki ekstra artırıcı etkiyi nötr hale getirebileceğini dillendirenler de var.
Şurası kesin ki, 2024 yılında tıpkı asgari ücret artışı gibi maliye politikasının özellikle seçim öncesi dönemde ve yıl genelindeki sıkılık veya gevşeklik düzeyi enflasyon ve para politikasının gidişatı açısından belirleyici unsurlardan biri olacak. Sıkılık konusunda para politikasına ayak uyduran bir maliye politikası, para politikasının elini daha da rahatlatabilir. Böyle bir durumda yılın ikinci yarısında faiz indirimi için para politikasına daha fazla yer olabilir. Bu arada bakmayın daha fazla yer olabilir dememe, her şey yolunda gitse bile ben TCMB’nin en erken 2024’ün son çeyreğinde faiz indirimlerine başlayabileceğini düşünüyorum. Politika faizinin gelecek yılın Ocak ayında yüzde 45 tepe faizine ulaşılmasının ardından son çeyrekte gelecek faiz indirimleri ile yüzde 37,5’e kadar inebileceğini düşünüyorum. Ama olur da enflasyonda katılık güçlü olur ve/veya beklenmeyen arz şokları gündeme gelir ya da yabancı girişinin güçlü olmaması sebebiyle TL’deki reel değerlenme istenen seviyede olmaz ve hatta daha gevşek maliye politikası durumunda TCMB’nin faiz indirmesi giderek daha güç hale gelebilir. Faiz indirimleri demişken bizde de piyasa, faiz indirimleri konusunda TCMB’yi daha faiz artışları bitmeden zorlamaya başladı bile. Daha faiz artışlarını bile bitirmemişken, Haziran gibi faiz indirimi bekleyenlerin olması ve hatta 2024 yılının başında ekonomideki yavaşlama ile bu beklentilerin daha güçlü fiyatlanma olasılığını da göz önüne aldığımda, TCMB’nin işi bu noktada da çok kolay olmayacak gibi duruyor. Bu kadar erken faiz indirimi beklentileri beklentiler kanalıyla da olsa finansal koşullarda hatırı sayılır bir gevşeme riski potansiyelini barındırıyor.