Cari açığı artırdığı gerekçesi ile 2023 yılının ağustos ayında altın ithalatına getirilen kota, mücevherat sektöründe dengeleri bozdu. Kaçakçılık 35 yıl aranın ardından rekorla geri dönerken, üretim ve ihracatçılar ise tabiri caizse kapısına kilit vurmaya başladı. Son bir ayda 5 bin kişi işten çıkarılırken önümüzdeki iki ayda bu rakamın 20 binleri ulaşmasından endişe ediliyor. Öte yandan 2022 öncesi Türkiye’ye üretim için gelen yabancı firmalar ülkeyi bir bir terk ederken onları yerli firmalar takip etmeye başladı. Öyle ki aynı yıl dükkan açmak için bekleme sırası olan Kuyumcukent’te doluluk oranı yüzde 60’a kadar geriledi. 1,5 ay önce kurulan Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (TÜİD) Başkanı Mustafa Kamar, aylık 12 ton ile uygulanan kota uygulamasına yol açan cari açığın nedeni mücevherat sektörü olmaması rağmen başta üretici ve ihracatçılar olmak üzere bedeli tüm sektörün ödediğine dikkat çekerek, “Verilere bakıldığında son 5 yıldır altın ithalatında çok yüksek bir artış olduğu görülüyor. Ancak bu artışı sorumlusu biz değiliz. Merkez Bankası, son yıllarda agresif bir altın politikası izliyor. 2022’de 19 milyar dolarlık altın ithalatının 8 milyar dolarlık kısmını, 2023’te ise 29 milyar dolarlık kısmın da 10 milyar dolarını Merkez Bankası almış. Öte yandan aynı dönemde EYT gibi nedenler ile halk tasarrufunu altına yönlendirdi ve aynı yıllarda Darphane sırası ile 17 milyon ve 30 milyon adet sarrafiye üretimi yaptı” diyerek cari açığın nedenlerinin kendileri değil halkın tasarruf altına olan talebi ve Merkez Bankası olduğunu işaret etti.
İHRACAT PAZARININ BÜYÜKLÜĞÜ 20 MİLYAR DOLARA KADAR ÇIKMIŞTI
1,5 ay gibi kısa bir süre önce kurulmasına rağmen 100’e yakın üretici ve ihracatçının üye olduğu derneğin lansmanının yapıldığı ve sektörel sorunların konuşulduğu toplantıda konuşan Dernek Başkanı Kamar, 2022’ye kadar işlerin çok iyi gittiğini ve vardiyaların 3’e kadar yükseldiğini hatırlattı. Üretim siparişleri için 2-3 ay sonrasına gün verildiğini belirten Kamar, “Hatta o zamanki problemimiz işçi transferleri idi. Zira aşırı talep nedeni ile bir fabrikadan diğerine 30 kişi blok halinde transfer ediliyordu. Yetişmiş eleman ve ihracatı daha fazla nasıl artırırızı konuşuyorduk. Yine aynı dönem Türkiye, dünya mücevher ihracatındaki payını yüzde 10 çıkarmıştı. Bu oran 2004 yılında yüzde sıfıra yakın seviyelerdeydi. Dünyada en büyük altın takı üreticisi İtalya iken ve hiçbir üretimi olmamasına rağmen Dubai 30 milyar dolar ihracat yaparken biz İtalya’yı geçmiş, Dubai’nin de elinden bu pazarı almaya başlamıştık. Bu yüzden Dubai’deki birçok firma Türkiye’de ofis açtı. İhracatımızın başka bir ayağı da Laleli idi. Oradan da hiç gözükmeyen 5 milyar dolarlık bir Laleli ihracatı pazarı oluştu ve ayrıca 5 milyar dolara yakın da turizm ihracatı gerçekleşti. 2022’de dolaylı ve direkt ihracat pazarı 20 milyar dolara yükselmişti” diye konuştu.
2022’EN İTİBAREN TABLO TERSİNE DÖNDÜ
Tüm bu olumlu gelişmelerin 2022’e kadar sürdüğünü anlatan Kamar, 2010 ile 2023 yılına kadar geçen sürede Türkiye’de ve uluslararası arenada yaşanan gelişmelere paralel olarak külçe altın ithalatın da sürekli arttığını anlattı. Peki bu durumda üretici ve ihracatçıların payı var mı? 2020’den itibaren kritik bir sürecin başladığına dikkat çeken Kamar, şöyle devam etti: 2020’de KGF’nin altına yönelmesi ile altın ithalatı değeri 25 milyar dolara kadar çıktı. 2021’de bu değer talebin gerilemesi ile 5,4 milyar dolara düştü. Türkiye’nin altında gerçek ithalat rakamı 5-8 milyar dolar arasında gidip geliyor zira. 2022 ve 2023’te ise yeni politikalar, enflasyonun yükselmesi, KKM ve EYT nedeni ile ortada yine çılgın bir para oluştu ve bu da yine altın tasarrufuna yönelince ithalat 2023’te ithalatı 29 milyar dolara yükseldi. Kusursuz bir fırtına oluştu. Sonra yeni hükümet gelince cari açığa baktı. Burada da enerji ve altın ithalatı dikkat çekiyor. Enerji ithalatına önlem alınamadığı için altın ile alakalı değişik stratejiler geliştirdiler. Ancak o dönem altın ithalatında çok ilginç bir tablo karşımıza çıkıyor. 2020’ye kadar ortalama 8-10 milyar dolar olan altın ithalatı, 2020’den itibaren agresif bir şekilde arttı. 2019’dan itibaren devlet çok akıllı bir strateji ile altın almaya karar veriyor. 250 tonlardan bugün 750 tona gelen bir altın rezervimiz var. 2022’de 19 milyar dolarlık toplam altın ithalatının 8 milyar dolarlık kısmını, 2023’te ise 29 milyar dolarlık ithalatın 10 milyar dolarlık kısmını Merkez Bankası gerçekleştirdi. İhracatçı olarak bu beni ilgilendirmiyor. Cari açık ihracatçılardan dolayı arttı deniyor ama biz almıyoruz, Merkez Bankası alıyor. Bu yıl da bu alım devam ediyor. Altın Borsası’ndan geçen altın ithalatı miktarı 90 ton ama TUİK rakamları 160 ton diyor. Yani aradaki farkı yine Merkez Bankası almış. Sadece ilk 4 ayda aldığı altın miktarı 55 ton. Kritik pozisyondaki Rusya, Pakistan ve Çin gibi ülkeler ile birlikte Türkiye’de bizim görmediğimiz bir nedenden dolayı altın rezervlerini artırıyor. Yani Türkiye’deki altın ithalatının ana sebeplerinden biri Merkez Bankası’dır. Bunu kimse söylemiyor. Bu ihracatçının elinde ve kontrolünde olmamasına rağmen günah keçisi olarak bizim gösterildiğimiz göstergelerden biri.”
15 FİRMAYA SERVET TRANSFERİ BAŞLADI
İkinci bir gösterge olarak vatandaşların altın tasarrufu eğilimini gösteren Mustafa Kamar, “Enflasyonist ortamda tasarrufları altında değerlendirme isteği, EYT nedeniyle piyasaya giren para ve jeopolitik riskler hane halkının altına talebini artırıyor. Örneğin Darphane 2022’de 60 ton altın işleyip 17 milyon adetin biraz üzerinde sarrafiye üretimi yapmıştı. 2023’te ise 223,6 ton altın işlenerek 30,3 milyon adet sarrafiye üretildiğini görüyoruz. Böyle bir adet yok. Hane halkı öyle bir saldırmış ki altın basımı 2 katına çıkmış. Darphane duble çalışmış. Bu yıl basılan altın adedi ise 20 milyona ulaştı. Merkez Bankası bir taraftan altın stokluyor, hane halkı diğer taraftan agresif olarak sarrafiyeye yatırım yapıyor. Bu gidişler bu yıl altın ithalatı değeri 25-26 milyar dolara ulaşacak. Darphane’nin işlediği altın miktarı artarken üretim ve ihracatta kullanılan altın azalıyor. 2022’de 185,1 ton olan mücevher ihracatımız 2023’te 173,3 tona geriledi. Türk mücevher sektörünün senelik ihtiyacı ise 100 ton. Onun üstündekinde ihracatçı ve üretici yok. Verilerden de anlaşılacağı gibi altın ithalatının artmasında üretici ve ihracatçıların payı bulunmamakla birlikte kota uygulaması nedeniyle özellikle KOBİ ölçeğindeki firmalarımız büyük bir mağduriyet yaşıyor. Sektöre kulak vermeden, aceleyle getirilen kota uygulamasıyla imtiyazlı konuma gelen ve sayıları 10-15’i geçmeyen firmaya servet transferi başladı” ifadelerini kullandı.
KÜÇÜK İŞLETMELERDE İŞLER YÜZDE 50’DEN ÇOK DÜŞTÜ
Sanayinin ise bu süreçte tabiri caizse anasının ağladığını işten çıkarmaların başladığını dile getiren Mustafa Kamar, Merkez Bankası ve hane halkının aldığı altından dolayı yükselen altın ithalatının tüm günah geçişi olarak üretici ve ihracatçılar belirlendi. Yapılan ihracat değerine bakılarak değerlendirme yapılmasının yanlış olduğunu orada artan rakamın altın fiyatlarından kaynaklandığını, miktar olarak bakıldığında ise düşüşün net olarak görüleceğini dile getiren Kamar, “Bu yıl işlediğimiz altın miktarı 120 tona geriledi. Ton bazında işlediğimiz altın miktarı yüzde 30 düştü. Sanayici olan büyük ihracatçılarda düşüş nispeten yüzde 10. Ama bizim gibi dernek kurulmasına sebep olan küçük işletmelerde yüzde 50’yi geçti. Son iki ayda bu rakam daha da düşecek. Bu bahsettiğimiz işletmeler sektörün yüzde 65’ini oluşturuyor. Bu kısımda yangın var” dedi.
ULAŞTIĞIMIZ ALTIN MİKTARI SÜREKLİ DÜŞÜYOR
Aylık 12 ton olan altın ithalat kotasından faydalanan işletme sayısının ise yeni kararlar ile sürekli arttığını kendilerinin üretici ve ihracatçı olarak aldıkları altın miktarının sürekli düştüğünü dile getiren Kamar, pazardan aldıkları payın sürekli düştüğünü belirterek, altın ithalatından en büyük darbeyi sebebi olmamalarına rağmen kendilerinin aldığını vurguladı. Kamar, “Bütün çıkan genelgeler, suiistimaller, kaçakçılar yolsuzluklar, sektöre son bir senedir gelen ve hiç tanımadığımız oyuncular, baskınlar bunların hepsi bugünlerde kg başına 5 bin dolara çıkan altın farkının oluşmasından dolayı arttı. Esrar, sigara, benzin, silah kaçakçılığı yapacağına kg’da 5 bin dolar kazandıran bu alana yöneldi. Bugün Bulgaristan’dan bir kg altını 85 bin dolara alın buraya getirin 89 bin dolara satın Kapalıçarşı’da. Biz eskiden takı satıyorduk ya şimdi yanlarında takı getirerek burada satıp tatilini bedavaya getirip para kazananlar var. Tüm kazanımları kaybettik. Dünya altın ihracatından aldığımız pay yüzde 10’lardan yüzde 5’lere geriledi. İtalyanlar şu an mal yetiştiremiyor” ifadelerini kullandı.
ÜRETİCİ VE İHRACATÇILARDAN 5 TALEP!
Üretimin ve ihracatın daralmasıyla birlikte çok sayıda atölye kapısına kilit vurduğunu, KOBİ düzeyindeki onlarca ihracatçının ise kepenk kapatma ve işçi çıkarma noktasına geldiğini dile getiren Kamar, İSO ve İTO’daki meslek komitelerinin yanı sıra ne Mücevher İhracatçıları Birliği ne de İstanbul Kuyumcular Odası’nın bu sorunlar ile ilgili konuşmadığını dile getirerek, yine bu süreçte çok fazla sayıda imtiyaz sahibi firmanın çıktığını anlattı. Mustafa Kamar, “Bunlar altın ithalatından kendilerinin bile hayal edemeyeceği kadar inanılmaz para kazandı. Sektörün dışından son 2 senedir gelen 30-40 ihracatçı firma çıktı. Kaçakçılık 89 yılından bu yana ilk kez görüldü. Yakalanma oranı yüzde 10 seviyelerinde. Biz bu dümenlere alışık değiliz” dedi. Üretici kısmında 5-6 bin KOBİ düzeyinde firma olduğunu ve bunların içinde 100-200 firma hariç kalanların sıkıntı içinde olduğunu anlatan Kamar, bu olumsuz tablonun düzelmesi için taleplerini ise şöyle sıraladı: