DİLAY HATİP
İsrail'in, Hamas bombardımanının ardından savaş ilanı, emtia piyasalarını hızla sarstı. Yüksek petrol ve altın fiyatları, güçlenen ABD doları, Orta Doğu bölgesini istikrarsızlaştırma potansiyeli taşıyan bu çatışmanın öncü mali etkilerinden bazıları oldu.
Ham petrol piyasası, çatışmanın Orta Doğu'daki petrol üreten bölgeye doğru genişlemeye hazır olduğuna dair herhangi bir işarete karşı tetikte duruyor.
Pek çok yatırımcı tarafından jeopolitik belirsizliğin yaşandığı dönemlerde güvenli liman olarak görülen değerli metallerin fiyatlarında da artış izleniyor.
Yine de fiyatlamaların savaşların tarihsel etkilerine kıyasla sınırlı kaldığını söylemek mümkün. Emtia, ABD tahvil faizleri ve dolar endeksinin etkisinden kurtulamamış görünüyor.
“PETROLDE 90, ALTINDA 1.900 DOLAR SEVİYELERİNE DOĞRU”
Ahlatçı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş: Hamas’ın İsrail’e saldırması ile birlikte Ortadoğu’da yaşanan bu gerilim, finans piyasalarında dalgalanmaya neden olurken, özellikle döviz ve altın tarafında değişen fiyatlama etkilerini gördük. Döviz ve altın tarafında artan talep ile karşı karşıyayız. Altının onsu artan jeopolitik riskin ardından yeniden güvenli liman olma özelliği ile öne çıktı ve kendini 1850 dolar seviyesinin üzerine atmayı başardı. 6 Ekim ile biten haftada altının onsu 1.832 dolar seviyesinde kapanış görürken yaşanan gelişmelerin ardından ilk işlem gününde 29 dolar birden yükseldi ve 1861 dolar seviyesinde kapanış gerçekleştirdi. Spartan Capital Securities'in baş ekonomisti Peter Cardillo artan altın talebi ve altının yeniden öne çıkması ile alakalı olarak ise; "Bu, insanların portföylerinde neden altına ihtiyaç duyduklarının iyi bir örneği. Uluslararası çalkantılara karşı mükemmel bir koruma sağlıyor" ifadelerini kullandı. Yukarı yönlü benzer hareketler Borsa İstanbul’da Altın Sertifikasında da yaşandı. Yurt içi gram altında ise hem ons altının hem de dolar/TL kurunun pozitif fiyatlanmasının etkisi ile birlikte 50 Günlük ortalamasının üzerinde fiyat hareketi görüyoruz. Altının yanı sıra diğer değerli metallerde de yukarı yönlü bir trend hareketinin hakim olduğunu izliyoruz. Gümüş geçtiğimiz hafta kapanışına göre yazının yazıldığı sıralarda %2’ye yakın prim ile 22 dolar seviyesine yakın fiyatlama görürken, bakır %1,68 prim ile 3,62 dolara ve platin ise %1,0 prim ile 890 dolara ulaşmış durumda.
Petrol fiyatlarında belirsizliklerin devam etmesi ve çatışmaların daha geniş çapta yaşanması durumunda Brent Petrolün varil fiyatı yeniden 90 doları aşan seviyeleri test edebilir. Altın ise hem petrol fiyatlarındaki artış hem de yaşanan gerilimler sonrası kritik 1870 dolar seviyesini aşarsa 1900 dolar seviyesine kadar yükselebilir. Yükselen petrol fiyatlarının küresel bazda enflasyon endişesini de artırabileceği beklentisini atlamamak gerek. Burada önemli olan bu durumun ne kadar süreceği ve fiyatlamaların tekrar ne zaman normalleşeceği olacak.
“METALLERİN HARİTASINI ABD TAHVİL FAİZLERİ ÇİZECEK”
Biz Finansal Danışmanlık Kurucusu Murat Özsoy: Jeopolitik risklerin artması sonucunda genel kabul görmüş yatırımcı hareketinin, değerli metaller sınıfında güvenli liman diyerek tabir ettiğimiz başta altın ve gümüş tarafında pozisyonlanma şeklinde olmasını bekleriz. Ancak Orta Doğu’daki son gelişmeler ile bu risklerin doruğa çıkmış olsa da bunların ons altın ve ons gümüş tarafına yansımalarının kısıtlı kaldığını gördük. Bunun ana nedeni dünyada güvenli liman denilince bence akla ilk gelmesi gereken enstrüman olan ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin çok yüksek seviyelerde ilerlemesi. Bunun nedenine baktığımızda da ABD ekonomisinden gelen güçlü veri akışı ve enflasyon ile mücadele kapsamında halen ABD Merkez Bankası FED tarafından bir faiz artışının daha bekleniyor olması. Dolayısıyla şu andaki görünümde yakın vadede yıl sonuna kadar olan süreçte değerli metallerin yol haritasını jeopolitik risklerden çok ABD 10 yıllık tahvil faizleri ve ABD dolar endeksinde meydana gelebilecek gevşemeler belirleyecek. Yıl sonuna kadar olan süreçte ons altında 1900 dolar ons gümüşte ise 22.60 dolar seviyelerinin test edilmesinin ardından bu seviyelerinin üzerinde bir miktar kalıcılık sergilenmediği takdirde istikrarlı bir artış görmemizi beklemiyorum. Asıl hikâyenin 2024 yılının ortasından itibaren başlayacağını tahmin ediyorum. Dünyada artık şu siyasi ve politik ortamda jeopolitik gerginliklerin gündemimizden düşmesini beklemek iyimserlik olur. Bunların üzerine asıl ABD Merkez Bankası FED’in sıkılaşma adımlarını durdurması eklendiğinde o zaman ons altın ve ons gümüşte yukarı yönde istikrarlı hareketler başlayacaktır. İçeriye olan yansımalarına geldiğimizde de döviz kurlarında en azından enflasyon oranı kadar bir artış olacağını düşündüğümüzde gram altın ve gram gümüş sırasıyla 1800TL ve 22TL seviyelerinin altını pek görmeyecektir diye düşünüyorum. Diğer yandan bakır, çelik, demir cevheri gibi madenlere bakacak olursak da şu andaki görünümde yıldan yıla kazanımların hep altın ve gümüşün altında olduğunu da görüyoruz. Bu görünüm de bence 2024 yılında çok da bozulmayacaktır.
“FAİZLER, METALLERİN JEOPOLİTİK RİSKLERDEN BESLENMESİNİ SINIRLI TUTUYOR”
Yatırım Finansman Strateji ve Yatırım Danışmanlığı Yönetmeni Vahap Taştan: Merkez Bankalarının agresif faiz artırım sinyalleriyle bir haftada 100 dolara yakın gerileyen ons altın kayıplarını azaltmaya çalışıyor. Artan jeopolitik riskler uzun bir dönem değerli metalleri destekledi fakat merkez bankaları ve piyasa faizlerinin bu denli yüksek olduğu bir ortamda değerli metallerin jeopolitik risklerden beslenmesini sınırlı görüyoruz. Rusya Ukrayna savaşı döneminde ilk tepkiler altın tarafında kuvvetliydi. Şimdilerde ise yüksek faiz ortamı altının getirisini baskılıyor. Bunun en net göstergesini İsrail – Filistin çatışmalarında izledik. Altının kendi dinamiklerinin büyük ölçüde faiz ile işlediğini söyleyebiliriz. Diğer yandan fonlar bir süredir vadeli piyasalarda net uzun pozisyonlarını azaltıyor ve CFTC verilerine göre net uzun pozisyon sayısı son bir yılın dibine kadar geriledi. Temel tarafta tahvil piyasalarındaki gerilimin azalmasını ve bunun da faizleri kademeli olarak aşağı çekmesini bekliyoruz. Bu da altın için geri çekilmede destekleyici olabilir. Teknik olarak ise 1885 bölgesi eski dip bölgesi olması nedeniyle kuvvetli direnç olacak. Bu bölge aşılacak olursa başta 1910 ve 1950 kapısı teknik olarak aralanabilir. 1810 – 1815 ise altında ana destek konumunda yer alıyor.
“FED FİYATLAMALARDA BASKI YARATACAK”
Ekonomist Serdar Pazı: Orta Doğu'da İsrail-Filistin arasında artan gerginlik ilk planda büyük bir dalgalanmaya neden olurken, sonrasında başta ABD olmak üzere büyük devletlerden gelen itidal çağrısı kazanımların hızla geri verilmesine neden oldu. Altın ve gümüş öncülüğünde değerli metal fiyatlarında kalıcı bir yükselişin başlaması adına ilk planda jeopolitik tansiyon ardından Fed açıklamaları yakından izlenecektir. Kasım ayı toplantısında artırım yapmayacağının sinyalini verse de, aralık ayı için açık kapı bırakan Fed fiyatlamalarda baskı yaratacaktır. Son günlerde ABD tahvil faizlerinde yaşanan geri çekilmenin ve getiri eğrisindeki hareketlerin pozitif yansımaları bu kapsamda sınırlı kalabilir. Altın ons fiyatında anlamlı bir yükseliş adına 1890 seviyesi üzerinde birkaç kapanış görmesi ön koşul olarak takip edilecektir.
“PARA POLİTİKALARI VE DURGUNLUK ENDİŞELERİ EMTİADA FİYATLARI DENGEDE TUTUYOR”
ALB Yatırım Araştırma Analisti A. Deniz Yağbasan: İsrail-Hamas çatışmasının ilk günlerinde altın başta olmak üzere değerli metaller ve petrolde tepki yükselişleri yaşandı. Ons altın 1810 dolardan 1880 dolara kadar yükselirken; 83 dolar sınırında gerilimi karşılayan Brent petrol, 88 doların üzerini test ettikten sonra bir miktar sakinleşti. Orta Doğu’da yaşanan bu jeopolitik gelişmeler, küresel risk iştahını negatif etkiliyor. 2022 yılının mart ayında Karadeniz’in kuzeyinde yaşanan gerilim ile kıyaslama yapıldığında; Orta Doğu’daki gelişmeler henüz çok yeni ve Rusya-Ukrayna boyutuna ulaşmış değil. Bundan sonraki süreçte de küresel ekonomi için ciddi risk oluşturacak potansiyel barındırmıyor. Çünkü GSYİH bakımından Rusya ve Ukrayna’nın büyüklüğü (2021 rakamlarına göre) 1,8 trilyon dolar olurken; İsrail ve Filistin’in büyüklüğü ise 506,5 milyon dolar civarında seyrediyor. Dolayısıyla küresel ekonomiyi etkileme potansiyeli düşük. İsrail-Hamas savaşı, mevcut boyutuyla fiyatlara da yansıdı ve en yakın senaryoya göre bu şekilde kalması bekleniyor. Buradaki iki önemli risk; nükleer silah kullanımı ve savaşa başka ülkelerin dâhil olması… ABD ve Rusya gibi ülkelerin yanı sıra Orta Doğu coğrafyasındaki diğer ülkelerden bu konuda gelebilecek söylem ve eylemler özellikle takip edilecek. Risklerin artması; altın ve petrol gibi emtialarda da gerilimi bir miktar tırmandırabilir. Öte yandan şu anda devrede olan sıkı para politikası ve küresel durgunluk endişelerinin, emtia fiyatlarını dengede tuttuğu da söylenebilir. Mevcut tabloda; Brent petrol için 82 dolar üzerinde konumlanma çabaları dikkat çekiyor. Ons altında ise 1885 dolar seviyesi kısa vadede önemli bir direnç olarak öne çıkabilir.
“RUS TAHILLARINA İLGİ ARTTI”
Uluslararası Un Sanayicileri Ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy: Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan gerilim neticesinde tahıl piyasalarında yükseliş görülmeye başlandı. Bu gerilimle beraber artan jeopolitik risk, fiziksel pazarda gösterdiği etkiler ile uluslararası tahıl ticaretinde yeni bir dönem başlattı. Piyasaya hâkim olan para birimi Amerikan Doları karşısında Rusya dâhil olmak üzere tahıl üreticisi diğer ülkelerin para birimleri değer kaybetmeye başladı. Ukrayna’nın kapanan deniz ihracat rotasına alternatif olarak Tuna nehri limanları ile ticarete devam edilse dahi savaş öncesi sevkiyat miktarlarına erişilemedi. Ancak, tahıl koridoru dışında başlayan sevkiyatlar ile Ukraynalı analistler iyimserliğini koruyor. Ukrayna 22/23 sezonunda bir önceki sezona göre, Fas, Pakistan ve Suudi Arabistan pazarında büyük pay kaybetti. Bu sezonun ilk 3 ayında da bu pazarlarda bir gelişme gösterilemedi. Mevcut sezonda sevkiyatlar Avrupa Birliği’nin yanı sıra Mısır ve Türkiye gibi nispeten daha yakın destinasyonlara devam ediyor, ancak savaş öncesi döneme göre Mısır’a yapılan ihracat hacminde 3/4 oranında azalma görüldü. Bangladeş ise her ne kadar eskisi kadar olmasa da ihracat rotalarından biri olmaya devam ediyor. Ukrayna için önemli olan Bangladeş, Cezayir, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi destinasyonlar, Rus tahıllarına yöneldi ve Rusya’nın bu pazarlarda payı neredeyse yüzde 40 oranında arttı.