Portföylerde iki yönlü strateji zamanı: Koruma ve fırsat

Yayınlama: 09.12.2023 10:54:00 Güncelleme: 09.12.2023 10:59:27

12 uzman, görünüşte sınırsız olan mevcut yatırım seçenekleri arasında, oyunda öne geçmenize yardımcı olacak en iyi portföy dağılımlarından bazılarını listelediler. Yatırımcıları, yılı ikiye ayırıp, birbirinden çok farklı iki stratejiyi takip etmeleri gerektiği konusunda uyardılar

Portföylerde iki yönlü strateji zamanı: Koruma ve fırsat

SERAP SÜRMELİ

Piyasa uzmanları, önümüzdeki yıl için iki yönlü bir strateji üzerinde çalışıyor. Bu iki yönlü yaklaşım, birbirinden çok farklı iki stratejiyi takip ediyor. Uzmanlar, yılın ilk yarısında, artan borç seviyeleri, yükselen finansman maliyetleri ve daralan talebin etkisiyle şirketlerin mali tamponlarının aşınacağını hesaba katarak, bir çeşit koruma portföyü oluşturmayı planlıyorlar. Yılın ikinci yarısında ise, ucuzlayan hisseleri toplayarak, portföyleri tamamen değiştirmeye hazırlanıyorlar.

İlk yarıda hisse senedi alımlarında seçici bir stratejiyle sadece birkaç sektöre ait ayrışmayı, ikinci yarıda ise ekonomik aktiviteye duyarlı şirketleri takip edeceklerini söylüyorlar.

Yatırımcı tarafında önümüzdeki yıl, risksiz yatırım araçlarının reel getirisinin pozitife döneceği beklentisi hâkim ve bu, borsanın alternatifsizlik hikâyesini zayıflatıyor. Ancak uzmanlar, enflasyonun, en büyük itici güçlerinden biri olan enerji fiyatlarındaki artışla birlikte, yüzde 75’lere kadar çıkabileceği ve bazı risksiz enstrümanların beklenen reel getiri performansını gösteremeyebileceği konusunda uyarıyor.

12 uzman, görünüşte sınırsız olan mevcut yatırım seçenekleri arasında, oyunda öne geçmenize yardımcı olacak en iyi portföy dağılımlarından bazılarını listelediler.  Bunu yaparken onlardan, 2024 yılına ilişkin hisse, altın, dolar ve faizde yeni hedeflerini ve bunların neden önemli olduğunu açıklamalarını istedik.    

“BORSADAKİ YÜKSELİŞ YERİNİ SEÇİCİ HAREKETE BIRAKTI”

Marbaş Menkul Değerler Strateji ve Varlık Yönetimi Direktörü Volkan Dükkancık: Borsada neredeyse iki ay süren dalgalı seyir, son haftalarda yerini dip noktasından yön değiştiren seçici hisse hareketlerine bıraktı. Gelecek yılın ilk yarısına dair beklentiler ve yabancı yatırımcıların öncü tercihleri; bu, seçici sektör ve hisse rotasyonuna destek veriyor.

Sektör ve hisse bazlı ayrışmalar yeni bir şey değil. BIST-100 endeksi, mayıs sonundan bu yana yaklaşık yüzde 75 değer kazandı. Yılbaşından itibaren getirisi yüzde 45'lere ulaştı. Ancak, sektör endekslerine bakıldığında seçici hareketin dayanağı net bir şekilde görünüyor. Sigorta yılbaşından bu yana yüzde 165 ile en çok kazandıran sektör olurken, bankacılık endeksi yüzde 75’lik bir performans sunuyor. Son dönemde bu ikisine iletişim, havacılık, gıda ve perakendenin katılmasıyla pozitif ayrışma belirginleşmeye başladı. Otomotiv, cam, demir-çelik gibi sektörler ise aksi yönde, endeksin gerisinde kaldı.

Yeni para politikasının temel aldığı enflasyonu kontrol altında tutma çabası ve beraberinde gelen mali adımlar, sektörel ayrışmayı pekâlâ hızlandırdı. Politika faizi yüzde 40’lara; ticari kredi faizleri ise 2002’den bu yana kaydedilen en yüksek seviye olan yüzde 52, 19’a ulaştı. Bireysel kredi faizleri yüzde 60, mevduat faizleri ise yüzde 46’ları gördü. Tüm bu rakamlarla birlikte ekonomide öngörülen birkaç çeyreklik yavaşlama beklentisi; yatırımcı tercihlerine de hükmediyor. 

BIST cephesinde 6,5 düzeyindeki FK oranı -2024 kâr beklentilerine göre bu oran 4,5-5 düzeyinde- hâlâ ciddi bir iskontoya işaret ediyor olsa da yüzde 50’lere dayanan sabit getirili enstrümanların portföylerdeki ağırlığı giderek artıyor. Hissede kalmaya devam eden yatırımcılarda büyüme ve faiz duyarlılığı yüksek olan otomotiv, beyaz eşya, cam, demir-çelik gibi sektörlerden; talep esnekliği düşük, büyüme duyarlılığı zayıf, defansif ve kendi hikâyesi olan, iletişim, gıda ve gıda perakendeciliği, enerji dağıtım, sigorta ve havacılık gibi sektörlere yöneliyor.

2024 beklentilerinin satın alınmaya başladığı bu dönemde bir süre daha mevcut eğilimlerin bu yönde şekillenmeye devam edeceğini düşünüyoruz.

“ALTIN VE YURT DIŞI HİSSELERE DİKKAT”

 ALB Yatırım Araştırma Analisti Uğur Aydın: Altının bir kez daha yatırım araçlarına kurduğu üstünlüğe şahit olduğumuz bir yıldı. Yılbaşından bugüne yüzde 72 nominal getiri sağlayan gram altın ocak-kasım arasında yüzde 60’a yükselen TÜFE’yi geçerek, tasarruf sahibini enflasyon karşısında korudu. Aynı dönemde dolar yüzde 54.5, euro ise yüzde 56’lık yükselişle enflasyon karşısında nispeten küçük kayıplarla, nötr diyebileceğimiz bir getiriyle konumlandı. Yılbaşından bu yana yüzde 43 yükselen BIST 100 ve aynı dönemi yüzde 24,7’lik kayıpla kapatan tahvil-bono tarafı ise reel olarak negatif getiriye imza attı. 

Yatırım araçlarının performansı açısından önümüzdeki yılı belirgin bir yavaşlamanın muhtemel göründüğü ilk yarı ve sonrası olarak iki şekilde değerlendirebiliriz. Durgunluk, yüksek faiz ve enflasyonun bir arada olacağı stagflasyonist makro ortamda büyümeye duyarlı ve talep esnekliği yüksek sektörlerde faaliyet gösteren, aynı zamanda yüksek kredi faizlerinin olumsuz etkileyebileceği borç/sermaye oranı yüksek şirketlerin hisse senetlerinde baskı artabilir.

EKONOMİK AKTİVİTEYE DUYARLI ŞİRKETLER İÇİN YILIN 2. YARISI

Sermaye yoğun faaliyet gösteren ve ekonomik aktiviteye duyarlı demir çelik, otomotiv, beyaz eşya, çimento, tekstil, cam sanayi, inşaat, mobilya ve diğer dayanıklı tüketim sektörlerinde finansal performansın zayıfladığını görebiliriz. Buna karşılık büyümedeki yavaşlamaya karşı dayanıklı, talep esnekliği düşük, iskontolu ve olası yabancı alımı da görebileceğimiz havacılık, gıda ve giyim perakende, gıda ve içecek, telekomünikasyon, sigorta, banka ve holding sektörlerinin 2024 ilk yarısı boyunca ayrışabileceği ve hem endeks hem de enflasyon ve faiz üzerinde getiri sağlayabileceği kanaatindeyim.

Yılın ikinci yarısında ise enflasyondaki düşüş beklentisiyle birlikte faiz oranları ve finansal koşullardaki muhtemel gevşeme, büyümeye duyarlı ve ucuz kalmış sektörlerde fiyatlanmaya başlayabilir. Bu da yılın 2. yarısında ekonomik aktiviteye duyarlı sektörlerin yeniden öne çıkabileceği bir senaryoyu hayata geçirebilir.  

ALTIN, NASDAQ VE EUROBOND

Altın fiyatlarının yeni yılda yeni rekorları izleme olasılığı yüksek. Hem Fed’den gelebilecek faiz indirimlerinin önden fiyatlaması hem de küresel risk ve belirsizlikler altına talebi canlı tutabilir ve bu yıl gördüğümüz enflasyon üstü getiri performansını 2024’te de sürdürebilir. Bu nedenle portföylerde gram altın ve altınS1 gibi yatırım araçlarına yer verilmesi isabetli bir tercih olabilir.

Yurt dışı hisse senetleri için de 2024 iyi bir yıl olabilir. Bu yıl S&P 500’de görülen yüzde 18 ve NASDAQ endeksinde görülen yüzde 43’lük yükseliş performansı, faiz oranlarında düşüş senaryosunda, gelecek yılda da devam edebilir. Bu nedenle 2024’te yurt dışı hisse senetlerini ve bu hisselere yatırım yapan fonları da yatırım alternatifleri arasında tutmak faydalı olacaktır.

Diğer yandan ekonomi yönetiminde devam eden rasyonel hamlelerle Türkiye CDS priminde iyileşmenin devamına ek olarak artabilecek yabancı ilgisi, Türk tahvil ve eurobondlarında da cazip getiriler elde edilmesine neden olabilir. Bu yıl tahvil yatırımcısı yükselen faiz oranları karşısında kayba uğradı. Ancak, gelecek yıl enflasyon ve faiz oranlarının düştüğü, CDS’te gerileme ve küresel finansal koşullarının desteklediği, yabancı yatırımların arttığı bir konjonktürde eurobond ve tahvil tarafında cazibeyi artırabilir.

“ENERJİ FİYATLARINDAKİ ARTIŞ SENARYOLARI DEĞİŞTİREBİLİR”

İnfo Yatırım Araştırma Stratejisti Çağlar Toros: Yatırım araçlarına dair tahminlerimizi şöyle sıralayabiliriz: Dolar kurunun 29,50 TL seviyelerinde yılı tamamlayacağını düşünüyoruz. Her ne kadar küresel piyasalarda dolara olan talebin azalması muhtemel görünse de yurt içi dinamikleri farklı seyrediyor. Jeopolitik riskler, dış borç ödemeleri ve cari açık gibi etkilerle kurdaki yükselişin devamını öngörüyoruz.

Yeni para politikasıyla birlikte politika faizini 3.150 baz puan artırarak, yüzde 40’lara taşıyan Merkez Bankası’ndan bu ay 250 baz puanlık bir artış daha bekliyoruz. Politika faizinin hâlen enflasyonun altında yer alması, tahvil faizinin de yüksek seyri kamu maliyesine yük getirebilir. Yurt içi dinamiklere bağlı olarak tahvil faizlerinin yüzde 42-44 aralığında seyretmesini bekliyoruz.

Devam eden jeopolitik riskler ve Fed’in önümüzdeki yıl faiz indirimlerine başlaması yönündeki beklentiler, güvenli liman geçişleri hızlanan altındaki yükselişi destekliyor. Gram altının 2.000 seviyesinin üstünde konumlanacağını tahmin ediyoruz.

İyisiyle kötüsüyle, hem boğa hem de ayı piyasaları borsa yaşam döngüsünün bir parçası. Momentumun düşük olmasına rağmen borsadaki para çıkışının nispeten sınırlı olması, kısa vadede yeni yükseliş beklentilerini canlı tutuyor. Önümüzdeki yıl, risksiz getirilerin reel getirisinin pozitife döneceği beklentisi hâkim ve bu, borsanın alternatifsizlik hikâyesini zayıflatıyor. Ancak, enflasyonun, en büyük itici güçlerinden biri olan enerji fiyatlarındaki artışla birlikte, yüzde 75’lere kadar çıkabileceği düşünülürse, risksiz getiriler beklenen performansı gösteremeyebilir. Sonuç ne olursa olsun, hisse ve sektör seçiminin öneminin daha da arttığı bir yıl olacağa benziyor. Bu yüzden, yatırım araçlarının portföydeki makul dağılımını şu şekilde sıralamak mümkün: Hisse senedi yüzde 35, dolar yüzde 5, euro yüzde 5, TL mevduat yüzde 20, tahvil-bono yüzde10, altın yüzde 25.

“ENDEKSİN GETİRİSİ ENFLASYONA PARALEL OLUR”

Tacirler Yatırım Araştırma Direktörü Kadirhan Öztürk: Altın, 6 Aralık itibarıyla, yılbaşından itibaren dolar bazında yüzde 11,09 kazandırdı. Aynı dönemde endeksin geneline baktığımızda yüzde 5,32’lik bir düşüş göze çarpıyor. Borsa, -ilk bakışta reel getiri sunmamış gibi görünmesine rağmen- aslında yatırımcısına doğru zamanlamayla dolar bazında yüzde 40 getiri imkânı sunduğu bir yılı geride bıraktı. Önümüzdeki yıla dair beklentimiz de yine dolar bazında yüzde 5-20 arasında bir getiri sunması.

Endeks genelinde de temkinli iyimser bir senaryoyla enflasyona paralel, yüzde 35-40 seviyelerinde bir artış öngörüyoruz. Ancak daralan talep ve artan finansman yüküyle birlikte sektör bazlı ayrışmaların görünmesi muhtemel. Gıda enflasyonunun, manşet enflasyona kıyasla ortalama 1,2x oranında yüksek seyretmesi, defansif yapısıyla gıda sektörünü öne çıkarabilir. Aynı zamanda zorlu finansman koşulları sebebiyle faktoring ve finansal kiralama sektörünün de pozitif ayrışabileceğini tahmin ediyoruz.

PORTFÖYLERDE ONS ALTINA MUTLAKA YER VERİLMELİ

Altın tarafında Fed’in faiz indirim sürecinin başlamasıyla birlikte yükselişin ara düzeltme hareketleriyle devam etmesini bekliyoruz. Gelecek yıl ons altında 2.300-2.400 dolar seviyelerinin test edilebileceğini öngörüyoruz.

Benzer şekilde dolarda da kurun 2024’ü yükselişle, 40-45 TL aralığında kapatacağını tahmin ediyoruz. Mevduat faizlerinin ise birkaç toplantının ardından zirveye ulaşacağını tahmin ediyoruz. Risksiz getiri isteyenler, artan faizlerle birlikte portföylerinde bir miktar TL mevduatı bulundurabilir. Ancak yine de TL mevduatın dolar bazında sınırlı bir getiri vadettiğine dikkat edilmeli. Öte yandan ons altının portföylerde mutlaka yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Borsa tarafında ise pozitif ayrışacak sektörlerin cezbedici bir getiri sağlayabileceğini, özellikle yabancı yatırımcının talebi oluşması durumunda ve olası not artırımları ile daha da olumlu bir tablo oluşabileceğini düşünüyoruz.

 “PORTFÖYLERDE TL VARLIKLARI ÖNE ÇIKARIYORUZ”

Ata Yatırım Araştırma GMY Cemal Demirtaş: 2024 yılına girerken, global tarafta Rusya-Ukrayna ve İsrail-Hamas savaşlarının, FED ve AB Merkez Bankası’nın faiz kararının; yurt içinde ise TCMB’nin faiz kararlarının reel ekonomi üzerindeki etkilerinin, yerel seçimlerinin ardından ekonomide alınabilecek yeni tedbirlerin, piyasaların yolunu bulmasında belirleyici olacağını düşünüyoruz.

2024 yılı sonunda BIST-100 endeksinin 11.000-13.000 seviyelerine geleceğini,  makro tahminlerimiz bazında dolar/TL’nin de 40-41 seviyelerinde oluşabileceğini düşünüyoruz.

Portföy dağılımında faiz seviyelerini göz önüne aldığımızda TL varlıklara yatırım yapmakta fayda görüyoruz. TL sabit getirili menkuller ve özellikle seçici olarak yüksek faiz ortamında dayanıklı şirketlerin hisselerine yatırım yapılabilir.

Yatırımcıların, risk profillerine göre portföylerini oluşturmalarında fayda görüyoruz. Portföylerde, TL bazlı sabit getirili menkullerin ve hisse senetlerinin görece ağırlıkları yüksek tutulabilir. Öte yandan, portföylerde döviz bazlı sabit getirili menkuller ve altının ağırlıkları düşük tutulmakla birlikte, riski dengelemek açısından portföylerde yer alabilir.

“ALTINDAKİ YÜKSELİŞ, KIYMETLİ METALLER İÇİN FRAGMANDI”

İkon Menkul Portföy Aracılığı Birim Yöneticisi Doğancan Öncan: Önümüzdeki yıl, TL bazlı enstrümanların primli bir şekilde devam etmesini bekliyorum. Ancak bu, dolar kurunun yükselmeyeceği anlamına gelmiyor. Burada bahsettiğim, TCMB’nin hesapladığı Reel Efektif Döviz Kuru (yani TL endeksi) tarafının adım adım aşırı zayıf bölgesinden kurtulmasıdır.

Faiz tarafında 2 yıllık gösterge tahvil faizinin yüzde 35’in altına düşmesini beklemiyorum. Burada daha çok yüzde 45.-50 aralığında bir faiz ideal olacaktır.

Borsa tarafında güçlü bir ralli beklemesem de sert düzeltmelerin gelme ihtimalini de pek olası görmüyorum. Gerekçesi, devam eden enflasyon ortamı ve döviz kurundaki yükseliş eğiliminin hızlı olmasa da yükseliş yönünde devam etmesi şeklinde açıklanabilir.

Her ne kadar Reel Efektif Döviz Kuru’nda yükseliş beklesek de döviz kurundaki artışın adım adım devam etmesini bekliyoruz. Şu anki 29 TL olan kur değerine göre kıyaslarsak, önümüzdeki sene 40 TL seviyelerine doğru adım adım yükselmesi sürpriz olmayacaktır.

Yurt dışı tarafında özellikle FED’in şahin duruşunu daha da güçlendirmeyeceği hatta 2024’ün -en geç- ikinci yarısı itibariyle faiz indirmeye başlayacağı beklentileri, piyasaları şimdiden yönlendirmeye başladı. Bu durum özellikle Türkiye gibi pazarların para birimlerini güçlendirecektir.

Bununla birlikte ABD borsaları, değerli metal, emtia ve buğday gibi tahıl ürünleri tarafına talep gelmesini bekliyorum. 4 Aralık gecesi 2.145’e kadar yükselen ons altın bunun fragmanını verdi. Gümüş, paladyum, platinum, bakır tarafına dikkat edeceğiz.

İklim değişikliği sebebiyle arz sıkıntılarının olmasının yanında, Rusya Ukrayna savaşında devam eden belirsizlik ile birlikte buğday gibi tahıl (tarımsal) ürünlerin prim yapması sürpriz olmayabilir.

“ALTIN VE DOLAR YÜKSELİŞİNE DEVAM EDER”

InvestAZ Araştırma e Strateji Birim Müdürü Mehmet Bilal Bircan: Yıl genelinde neredeyse tüm finansal enstrümanlarda volatilite yüksekti. Yılbaşından bugüne getirilere baktığımızda, BIST-100 endeksi yaklaşık yüzde 45, gram altın yüzde 71 ve dolar/TL yüzde 55 artış gösterdi. Şubat ayındaki deprem felaketi ve Mayıs seçimlerine bağlı olarak borsaya yılın ilk yarısında aşağı yönlü bir trend hâkimdi. Seçim belirsizliğinin ortadan kalkması ve ortodoks politikalara dönülmesi yılın ikinci yarısında borsa için destekleyici faktörler oldu. Ekim aynın başında 8.500 seviyesinin üzerini test eden BIST-100 endeksi için yıl sonu 10 bin seviyeleri konuşulurken, jeopolitik risklerle birlikte beklentiler bir kez daha aşağı çekildi. Yılı 8.500-9.000 bandında tamamlamasını beklediğimiz BIST-100 endeksi için 2024 yılında ekonomiye olan güven ortamının güçlenmesi, makroekonomik dengelenme ve yabancı yatırımcının TL varlıklara olan ilgisinin artmasıyla 12 bin seviyelerinin üzeri gündeme gelebilir. Gram altın tarafında yükseliş, ağırlıklı olarak, artan jeopolitik riskler ve küresel piyasalarda değer kaybeden doların etkisiyle ekim ayı başında hızla yönünü yukarıya çeviren ons altın paralelinde gerçekleşti. 2023 yılını 1.850-1.950 TL bandında tamamlamasını beklediğimiz gram altın için 2024 yılında, FED’den gelecek faiz indirimleriyle ons altındaki yükselişlerin ve dolar/TL tarafındaki yukarı hareketlerin etkisiyle 2.750 TL üzerindeki seviyeler söz konusu olabilir. Yılı 30 TL’nin hemen altında tamamlamasını beklediğimiz dolar/TL tarafında ise küreselde FED’den gelecek faiz indirimleri ile değer kaybeden dolar ve içeride uygulanan sıkılaştırıcı politikaların etkisi ile kur şoku riskinin azalmasına rağmen 2024 yılını 43 TL seviyelerinde tamamlamasını tahmin ediyoruz. Faizler tarafında, 3 aya kadar vadeli mevduat faizleri özellikle Mayıs seçimleri sonrasındaki ortodoks politika uygulamalarıyla yüzde 46 seviyelerine yükseldi. Bu oran yılbaşında yüzde 22 seviyelerindeydi. 2024 yılı içerisinde ise dezenflasyonist sürecin etkisiyle faizlerde bir miktara gerilemeyle yüzde 35 seviyeleri söz konusu olabilir.

“ENFLASYON MUHASEBESİ İLK ÇEYREKTE OYNAKLIĞI ARTIRABİLİR”

Gedik Yatırım Yatırım Danışmanlığı Müdür Yardımcısı Eda Karadağ: Enflasyon hedeflemesi piyasaların içerde ve dışarda en önemli odak noktası diyebiliriz. Bu süreç uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafında da takip ediliyor. Bu görünüm altında piyasaların enflasyonla mücadeleye ikna olması durumunda, şirketlerin yatırım kararlarını belirleyen uzun vadeli tahvil faizlerinde dengelenme görebiliriz. Yakın zamanda politika faizi yüksek durmaya devam edeceğini bunun da kısa vadeli tahvil faizleri tarafında politika faizi etrafında fiyatlamaları beraberinde getireceğini değerlendiriyoruz. Mevcut durumda TCMB’nin 2024 enflasyon beklentisinin karşılanması durumunda politika faizi, pozitif reel faize işaret etmekte. Bu süreçte sabit getirili menkul kıymetler tarafında seçici olmak kaydıyla özel sektör bonoları ve kısa vadeli tahvilleri makul getiriler sunabilir. Uzun vadeli hazine tahvil faizleri ise enflasyonla mücadelenin gerçekleşmesi ve de yabancı yatırımcı ilgisinin artması durumunda düşünülebilir.  

Borsa tarafına baktığımızda, önümüzdeki yıl kısa vadeli faizlerin yüksek kalmaya devam edebileceğini söyleyebiliriz. Bu da alternatif getiri olarak  düşünülebilir. Ekonomi yönetimin iç talebin azaltılması ve ihracatın artırılması, bu sayede de sürdürülebilir cari açık düzeyinde bir hedeflemesi mevcut. Bunun da bazı sektörleri olumsuz etkilemesi beklenebilir. Borsada nominal yükseliş eğiliminin bu süreçte devam etmesini bekliyoruz. Yabancı ilgisinin artması durumunda ise yükselişler ivme kazanabilir. 2024 yılı temasında bankacılık, sigorta, finansal hizmetler, gıda perakendeciliği, holdingler ve telekomünikasyon sektörlerinin öne çıkabileceğini değerlendiriyoruz. Ayrıca ihracat oranı yüksek şirketler de bu süreçte getiri sunmaya devam edebilir. İç talebe hitap eden ve de net borç/favök oranı  yüksek olan şirketler bu süreçten olumuz etkilenebilir. Aynı zamanda enflasyon muhasebesi uygulamaları ile birlikte volatilitenin artabileceği bir 2024 ilk çeyreği yaşayabiliriz. 

Küresel piyasalarda, majör merkez bankaları para politikalarında gevşemeye başlayacaklarına yönelik beklentileri güçleniyor. 2024 yılının ilk çeyreği sonrasında faiz indirimleri gündeme gelmesi durumunda değerli metallerde değerlenmeler görülebilir. Ons altın için 2000 dolar seviyesinin üzerinde seyirlerin korunmasını bekleyebiliriz. Gelecek hafta ABD, Avrupa ve İngiltere Merkez Bankalarının faiz kararları var. Onların mesajları ve yayınlayacakları ekonomik projeksiyonlar, bu konuyla ilgili beklentileri etkileyecektir. Parasal gevşeme yönünde beklentiler, ons altının yükselişini de desteklemeye devam edebilir. 2024 yılında jeopolitik riskler sebebiyle güvenli limanların ön plana çıkacağı ve küresel borsalarda satışlara da neden olabileceğini unutmamakta fayda var.

“ÜCRET VE FAİZ ARTIRIMLARI BASKI YARATABİLİR”

 Dinamik Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Ceyhun Yavaş: Önümüzdeki yılının ilk yarısında sıkılaşma döngüsünün sonuna gelinse de faizlerin yüksek seviyelerde kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Yüksek faiz ortamında piyasalarda likiditenin güvenli liman algısı içerisinde yer alan enstrümanlarda kalacağı düşüncesindeyiz. Bu doğrultuda hisse senedi piyasalarının baskı altında kalabilir. İçeride ise sıkılaşma adımları çerçevesinde düşmesi beklenen enflasyonun etkisiyle sektörel bazlı bir ayrışma beklemekteyiz. Yeniden proaktif bir role bürünen TCMB’yle birlikte ekonomide iyileşme algısının endekslerde katalist etki yaratacağını düşünüyoruz. Katalist etkide bankacılıkla önderliğinde finansal hizmetler, sigortacılık ve telekomünikasyon sektörlerinin yanı sıra likiditesi yüksek hisseler üzerinde oluşabileceğini düşünmekteyiz. Bu tabloda yılın, BIST-100 endeksinde 9.000, dolar kurunda 28 TL, gram altında 1.950 civarında kapatılacağını, politika faizinde ise yüzde 42,50 seviyesinin görülebileceğini söyleyebiliriz.

2024 yılının ilk yarısında ücret zamları sonrasında faiz artırım adımları devam edebilir. Bu durum borsa, altın ve döviz çiftlerinde baskı yaratabilir ancak TCMB’nin rezerv artırım politikasının etkisiyle döviz ve altında olası geri çekilmeler alım fırsatı olarak kullanılabilir. Borsada ise ilk 6 aylık kısımda sektör bazlı pozitif ayrışmaların yanı sıra yurt içi yatırımcıların diğer enstrümanlara yönelik tercihlerinin yarattığı likidite boşluğunu yabancı ve kurumsal yatırımcının dolduracağını düşünmekteyiz. Bu senaryo içerisinde dolarda 35 TL, altında 2.500 TL seviyeleri test edilebilir. Endekste ise 12.000 seviyesini öngörüyoruz.

 “ALTINDA TEKNİK DÜZELTME BEKLİYORUZ”

 A1 Capital Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Baki Atılal: Ay başında uluslararası derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye’nin görünümünü, beklenmeyen bir zamanlamayla ama beklenen şekilde yükseltti. Haftaya Moody’s’in planlı Türkiye değerlendirmesi açıklanacak. Eylül ayında Moody’s analisti geleneksel para politikalarına dönüşün olumlu olduğuna dair sinyaller vermişti. Bu da Moody’s tarafından gelecek bir iyileştirme beklentisini destekliyor. Diğer taraftan mevduat faizleri ve altının seyri yatırımcı açısından cazip bir alternatif olarak öne çıkıyor. Buna, şirketlerin artan finansman maliyetlerinin borsa üzerinde yaratacağı etkiyi de eklersek, endeks tarafında yılın 8.300 seviyelerinden kapanmasını bekliyoruz.

Mevduat faizlerinin yüzde 40 seviyelerine gelmesi, yabancıların tahvillerimize ve tahvil ihalelerine olan ilgisi, kredi görünümlerinde yukarı yönlü revizyon beklentilerimizle birlikte dolar kurunun 29-30 TL bandında yılı kapatması sürpriz olmayacaktır.

Gösterge tahvil; 10 yıllık sabit kuponlu tahvil ihalesinde ROT teklifi 37,4 milyar TL olurken, hazinenin bunun 10 milyar TL karşılaması talep açısından son derece olumlu. Yine banka sendikasyonlarında maliyetlerde yıla E+425 ile başladık ve bu hafta E+325 ile yılı tamamladık. Roll’lar nisan ayında başlıyor. İstediğimiz gibi gelişmeler olursa sert geri çekilmeleri burada da görebiliriz. Bu gelişmeler enflasyon ve sadeleşme adımları ile birleşince bu yılın gösterge tahvilde yüzde 38-40 aralığından kapanması düşüncemizi pekiştiriyor.

Öte yandan, Atlantik'in her iki yakasındaki enflasyondaki yavaşlamayı memnuniyetle karşılayan finansal piyasalar, 2024 yılının ilk çeyreğinin sonuna kadar para maliyetinin düşeceği umuduna sahip. Bu durumdan nemalanan tabii ki ons altın oldu ve 2.145 dolara kadar yükseliş kaydetti. Gram altında ons üzerinden nemalandı ve 1.928 TL’ye kadar yükseldi. Şimdi yılın son döneminde risk iştahının biraz açık olması ve teknik düzeltme beklentimizle birlikte gram altının yılı 1.900-1.950 TL aralığında kapatmasını beklemekteyiz.

Hisse tarafında ise hem tahvillere olan ilgi, hem TCMB’nin faiz adımı hem de Moody’s ten beklentimizle yüzde 50 hisse de kalma politikamızın oluşmasına bankacılık, hava ulaştırma, gıda perakende, petrokimya sektörü ağırlıklı bir model portföy oluşturulmasını tavsiye etmekteyiz. 2024 yılı için BIST-100 endeksinin 13.000-13.500 aralığında seyretmesini beklemekteyiz.

Kapı giriş faizin yüzde 40 seviyesine çıkması tahvillere yabancı ilgisi ve kurdaki neredeyse stabil durum mevduatı yatırımcılar açısından garantili bir enstrüman olarak değerlendirmelerine imkan vermiştir ve biz de bundan yüzde 20’lik bir dilimle yararlanılması gerektiğini düşünmekteyiz.

Yabancıların tahvile olan ilgisi ve Gecelik swap piyasasına politika faizinin yüzde 43,50’de seviyesinde fiyatlanması ve kısa vade tahvil faizleri yüzde 40 bandına ulaştı. Yüzde 40 bandındaki tahvil getirilerinin cazip olduğunu düşünmekte ve tahvil bonoya da yüzde 15 pay vermekteyiz. Yatırımcılar bu oranı isterlerse eurobond/ eurobond fonu tarafında da kullanabilirler.

Hisse senetlerinde konusunda orta ve uzun vadede rahatlığımıza karşılık, açıklanan veriler sonrasında FED ve ECB’nin beklenenden çok daha erken faiz indirimlerine başlamasının beklenmesi ve jeopolitik riskler ons altında sert yükselişlere neden oldu. Bu durum altına yönelik beklentilerin öne çekilmesine neden oldu ve biz de portföyün yüzde 15’ini altından oluşturduk.

Dolar/TL’nin ise 2024 yıl sonunda 40 TL seviyelerinde oluşabileceğini düşünmekteyiz.

“BORSADA ZİRVE ARAYIŞLARI 2. ÇEYREK SONRASINDA”

Ahlatcı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş: 2024 yılının ilk yarısında portföy dağılımını yüzde 50 hisse senedi, yüzde 25 altın ve yüzde 25 mevduat şeklinde belirlemek makul bir strateji olarak öne çıkıyor. Borsa İstanbul’da yıl sonu kapanışının 8.000-8.500 endeks seviyesinde olacağını yeni yıl ile birlikte özellikle yabancı ilgisinin artacağı beklentisi ile yılın ilk yarısında yeni hedeflerin test edilebileceğini düşünüyoruz. Daha önce test edilen 8.500-8.600 aralığındaki zirvenin geçilerek önce 9.200 sonra 10.000 endeks seviyesi beklentimizi yeni yılda da koruyoruz. Faiz tarafında yeni yılın ilk çeyreğinde TCMB politika faizinin yüzde 45-50 aralığında olacağını buna bağlı olarak iki yıllık tahvil faizinin yüzde 42 seviyesinde seyredeceğini tahmin ediyoruz. Kur tarafında yükselişlerin sınırlı kalmaya devam edeceğini, yıl sonu kapanışının 29 TL seviyesinin hafif üzerinde; yeni yılın ilk çeyreğinde ise 30-32 TL aralığında olacağını ön görüyoruz. Altın tarafında ise ons altının yeni yıl ile birlikte yeni zirve seviyeleri test edeceğini, ilk çeyrekte 2.100-2.200 dolar seviyesinde olmasını ve gram altının aynı dönemde 2.000-2.11TL aralığında işlem görmesini bekliyoruz. 2024 yılında mevduat faizlerinin yüksek kalmaya devam etmesini, özellikle tahvil tarafında yılın ikinci yarısında getirilerin artmasını, altın fiyatlarında geri çekilmelerin sınırlı kalmasını ve Borsa İstanbul’da ise yeni zirvelerin 2024 ikinci çeyreği sonrasında test edilmesini bekliyoruz.

“ENDEKSE ODAKLANILMAMALI”

Midas Yatırım Araştırma Yusuf Kılınç: Ekonomide normlara dönüş adımları çerçevesinde izlenen faiz artırımlarıyla döviz kurunun kısa vadede oluşturduğu söylenebilir. Diğer yandan ekonominin üç yıllık yol haritasını oluşturan OVP metni incelendiğinde; doların yıllık ortalama değerinin 2024 yılında 36,8 TL'ye, 2025'te 43,9 TL'ye ve 2026'da 47,8 TL'ye yükseleceği öngörüsü karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte döviz kurunun bir süre daha yüksek kalmaya devam edebileceği düşünülebilir.

OVP metninde yıllık enflasyon 2023 yılsonunda yüzde 65, 2024’te yüzde 33, 2025’te yüzde 15,20 ve 2026 yıl sonunda yüzde 8,50 olarak hedefleniyor. Ekonomi yönetimi tarafından dezenflasyon sürecinin 2024 yılının ikinci yarısından itibaren başlaması ve OVP’de öngörülen enflasyon tahminleri göz önünde bulundurulduğunda, mevcut durumda yüzde 61,98 seviyesinde gerçekleşen yıllık enflasyonun bir süre daha yüksek seyrine devam edebileceği ve yatırımcıların yatırımlarını hisse senedi piyasasında değerlendirmeye devam edebileceği düşünülebilir.

Mevduat faizlerinin yüzde 45 seviyelerine ulaşmasıyla hisse senedi piyasasına alternatif olarak güç kazandığı görülüyor. Özellikle yatırım fonlarının hisse senedi ağırlığını azaltıp mevduat faizlerine yönelmesi durumunda endekste baskı yaratmaya devam edebilir.

Endeksin geçmiş yıllara bakarak en az enflasyona yakın getiri oluşturabilecek potansiyelde olduğu görülüyor. Bunun yanında normalleşme adımlarının da devam edeceği senaryoda daha cömert fiyatlamalar söz konusu olabilir. Bu bakışla BIST-100 endeksinin defansif bakışla 11.500 seviyelerine hareket etmesi beklenebilir.

Ancak konjonktürel uyuma sahip, kurumsal yönetim anlayışının hâkim olduğu, büyüyen ve kârlılığını artıran şirketlerde daha güçlü yükselişler yaşanması mümkün olacaktır. Yatırımcıların endekse değil, ortak olduğu şirketlerin faaliyetlerine odaklanmaları yerinde olacaktır.

Fed’in faiz adımlarına sona geldiği ihtimali kuvvetli görünüyor. Bununla beraber altın fiyatlamalarının tarihi zirvesine yerleşmeye çalıştığı izleniyor. 2024 yılında, aralarında Dünya Bankası, Anz Bank, Societe Generale ve TD Securities’in de olduğu kurumlar ons altın için 2.100 dolar üzerini hedefliyor. Savaş boyutundaki mevcut jeopolitik gelişmelerin devam etmesi de altında yükselişe destek olabilir nitelikte.