Merkez Bankası faiz indirimi yapacakmış, cari açığın finansmanı için bir plan varmış, swap anlaşmaları yapılmış, ekonomi bakanı istifa etmiş, yerine yeni bir bakan gelmiş, Merkez Bankası vatandaşları dövizdeki suni fiyatlar konusunda uyarıyormuş…
Sıradan bir ülkede vatandaşın ilgilendiği şey, ayın sonuna kadar harcama planını nasıl oluşturacağıdır, yaz veya kış tatili için bütçeden nasıl tasarruf edileceğidir, emeklilikte en yüksek emeklilik ikramiyesi veya maaşına nasıl ulaşılacağıdır, çocuğun okulu ve geleceği için yapılacak planlardır.
KÜÇÜK EKONOMİSTLER ÜLKESİ
Ama dediğimiz gibi, sıradan bir ülkede yaşamıyoruz. Türkiye’de devam eden yüksek enflasyon ve her ne kadar aksi tezler bulunsa da bununla ilişkili satın alma gücü hızla değer kaybeden para birimi, halkın birer küçük ekonomist olmasına ramak bırakmış durumda. Çünkü elde olan üç kuruş paranın değerinin de yok olmaması için harcama stratejisi de yatırım stratejisi de her geçen gün değişen şartlarda birer ekonomist olmayı zorunlu kılıyor.
Fakat harcama kısmında bunu yapmak her zaman zorunluluk olsa da yatırım tarafında elbette böyle olmak zorunda değil. Örneğin emeklilik için iyi ya da kötü bir aylık yatırımla özel emeklilik sistemine dahil olanlar için başlangıç fonlarından çıkıp hemen aktif bir yatırım stratejisine geçmek hiç bu kadar hayati olmamıştı. Bunun için de illa aktif yatırım stratejisini sizin yönetmenize gerek bulunmuyor. Zaten bunun için var olan BES fonları yöneticileri, bu gündemi anı anına takip edip stratejisini de ona göre değiştiriyor ve emanet edilen tasarrufları büyütmek için çalışıyor.
YÜZDE 4’E RAZI OLMAK
Burada verilmesi gereken karar, zaten hiçbir reel getirisi olmayan pasif fonlarda bekleyip dolar yüzde 65, altın yüzde 63, borsa yüzde 43, değer kazanırken emeklilik paranızın değerlenmesini beklemek yerine biraz hareketlenmek. Yani getirilen fon dağılımını değiştirme haklarını (yılda 12 defa) kullanmak. Elbette 12 hakkın 12’sini de kullanmak gerekmiyor. En azından cebi ilgilendiren gündemin bu kadar hızlı değiştiği ortamda kritik dönüşlerde bu değişiklik hakkını kullanmamak, birikimi yok etmekle eşdeğer. BES başlangıç fonlarının aynı dönemdeki getirisi sadece yüzde 4.11. Üç aylık enflasyon bile bundan daha fazla.
AKTİF FON STRATEJİSİYLE POTANSİYEL BES FONU GETİRİSİ | |||
Tarih Aralığı | BES Fonu Türü | Getirisi | 1000 TL Başlangıç |
15 Eylül-15 Ekim | Altın Fonu | 10% | 1,100 |
15 Ekim-15 Kasım | Teknoloji Yabancı Değişken | 17% | 1,287 |
15 Kasım-10 Aralık | Kamu Dış Borçlanma Araçları | 35% | 1,737 |
15 Eylül-10 Aralık | BES Kümülatif Getiri | 74% | 1,737 |
15 Eylül-10 Aralık | BES Başlangıç Fonu | 4% | 1,041 |
15 Eylül-10 Aralık | BIST-100 | 43% | 1,430 |
15 Eylül-10 Aralık | Dolar | 65% | 1,650 |
15 Eylül-10 Aralık | Gram Altın | 63% | 1,630 |
15 Eylül-10 Aralık | Mevduat Faizi * | 19.10% | 1,057 |
* Mevduat faizi her ay giderek düşen bir orana sahiptir. Yüzde 19.1 başlangıç faiz seviyesidir. Hesaplama azalan orana göre yapılmıştır |
ÜÇ HAREKETLE YÜZDE 74 GETİRİ
BES’te aktif fon stratejisinin teorik olarak borsadan da dövizden de hatta altından da daha karlı bir birikim yaratabileceğine örnek küçük bir kesit. Dolar kurunun yukarı hareketinin başladığı aşağı yukarı tarih olan 15 Eylül’den bu yana 12 değişiklik hakkının sadece üç tanesinin kullanıldığını varsayalım. İlk ay altın fonuna geçişle en yüksek getiriyi sağlayabilecek bir BES katılımcısı, ikinci ay teknoloji sektörü yabancı fonu, üçüncü ay ise eurobond fonlarına geçişle kümülatif yüzde 74 getiri sağlayabilirdi. Aynı dönemde borsa, dolar, altın ve faizden çok daha fazla getiriyle pozitif reel satın alma gücü yaratmak aslında mümkündü. Elbette bunu birebir sizlerin takip etmesi mümkün olmasa da profesyonel fon yöneticileri zaten bunun için yok mu?
Barış Erkaya/Paramevzu.com