Hedef Portföy Güner: Enflasyonist ortamda şirket kazançları artar

Yayınlama: 21.12.2022 10:24:00 Güncelleme: 21.12.2022 12:20:02

Hedef Portföy Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Ercan Güner, Borsa İstanbul’da şirketlerin fiyat/kazanç oranının hâlâ yüzde 6’lar seviyesinde bulunduğunu belirterek, “Geçmiş döneme baktığımızda fiyat kazanç oranı 10’lar civarında. Bu kadar hızlı yükselişe rağmen neden hala 6 çarpandayız sorusunun nedeni ise yaşadığımız enflasyon illüzyonu” diye konuştu

Hedef Portföy Güner: Enflasyonist ortamda şirket kazançları artar

Finans Sohbetleri'nde Nasıl Bir EKONOMİ WEB TV Genel Yayın Yönetmeni Burcu Göksüzoğlu'nun konuğu Hedef Portföy Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Ercan Güner oldu. Güner, “Geçmiş döneme baktığımızda fiyat kazanç oranı 10’lar civarında. Bu kadar hızlı yükselişe rağmen neden hala 6 çarpandayız sorusunun nedeni ise yaşadığımız enflasyon illüzyonu” diye konuştu.

-Borsada gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gerçekten çok hızlı bir süreç yaşıyoruz. Uzun zamandır tanık olmadığımız bir durum söz konusu. O da yerli yatırımcılarımızın hisse senedi piyasasına gösterdikleri çok yüksek ilgi. Geçmiş döneme baktığımızda hep yabancı yatırımcıların domine ettiği bir sermaye piyasası görüyorduk, özellikle hisse senetleri tarafında yüzde 70’leri geçen oranlarda bir yabancı ağırlığı vardı. Son 5 yılda kademe kademe yabancı yatırımcılar çeşitli nedenlerle bizim piyasamızdan çekildiler. Ve bunların yerini de kademeli olarak yerli yatırımcı aldı. Bu kadar büyük, profesyonel bir kitle piyasadan çıkarken mutlaka değerlemeleri aşağı doğru çekiyorlar. Enflasyonist bir süreçten geçtiğimiz için de fiyatların nominal bazında belli miktarlarda artmış olması bir illüzyon, bir yanılgı yaratıyor ve nominal fiyat artışları değerlemelerin de yukarı olduğu gibi fikir yaratıyor. Uzun süreler borsada oldukça düşük çarpanlara, değerlemelerle işlem gördük. Değerleme kavramının en temel yaklaşımı diyebileceğimiz fiyat kazanç kavramı yani şirketlerin kaç yıllık karlarıyla piyasada işlem gördüklerine bakacak olursak şu anda bu hala rakam 6. Bütün bu ralliden sonra … Geçmiş döneme baktığımızda bu rakamın 10’lar civarında olduğunu gördük. Bu kadar hızlı yükselişe rağmen neden hala 6 çarpandayız sorusunun nedeni ise yaşadığımız enflasyon illüzyonu. Son bir yılda yüzde 85 enflasyon oldu. Şirketler karlarını yüzde 100’den daha fazla artırdılar. Bu da eğer fiyatlar değişmeseydi değerlemeleri yarı yarıya ucuzlayacağı anlamına geliyor.

-Peki ralli ne kadar sürecek?

Borsadaki yükselişin nedenlerinden bir diğeri de yaşadığımız enflasyonist süreç. Türkiye enflasyonla ilk defa tanışmıyor. Özellikle 90’lı yıllarda yüksek enflasyon dönemiyle karşı karşıya kaldık. Ancak bu dönemin o dönemden farkı, 90’lı yıllarda alternatif yatırım araçları vardı. Enflasyona karşı yatırımcıyı koruyabilen geleneksel yatırım araçları. Sabit getiri ve mevduat gibi. Merkez Bankası’nın izlediği para politikası yüksek enflasyona karşın oldukça düşük faizleri öngörüyor. Ve bu para politikası da kaçınılmaz olarak yatırımcılara paralarının değerini tasarruflarını korumak için alternatif yatırım araçlarına yönlendiriyor. Son bir yıldır döviz, konut ve borsa tarafında yatırım yapıldığını gördük. Biz bunların arasından en çok hisse senetlerini öneriyoruz. Bu önerimizin de nedeni; hisse senetleri esas itibariyle bir ortaklık payı. Şirketlerin önemli özelliklerinden bir tanesi de enflasyona karşı doğal bir korunmayı içeriyor oluşları. Çünkü şirketlerin stokları enflasyona birlikte büyür, satışları enflasyonla birlikte artar ve enflasyonist süreçte daha ilginç tarafı daha kolay fiyatlama yaparlar, daha kolay zam yaparlar ve karlılıklarını korumayı bırakın bir tarafa daha da artırabilirler, hane halkından farklı olarak. Enflasyonist ortamda şirketler performanslarından bir şey kaybetmezler hatta belki daha da iyi olabilir.

-F/K oranı düşük hangi sektörlerden öne çıkacak olanlar hangileri?

Yatırım kararı almada fiyat kazanç oranı tabii ki bir etken, buna mutlaka bakılıyor ama. Biz hani piyasaya biraz daha kapsamlı ve geniş bakmaya çalışıyoruz. O açıdan baktığımızda tek kriterimiz fiyat-kazanç oranı değil. Biz yatırım yaparken şirketlere gelecekte neler yapacaklarına göre karar almaya çalışıyoruz. Yani mevcut olan fiyatlama seviyeleri değil de gelecekteki bu şirketlerin bilançolarının, gelir tablolarının nasıl şekilleneceğini ilişkin tahminler yapmaya çalışıyoruz. Böyle baktığımızda enerji, ulaştırma ve perakende sektörleri bize oldukça cazip geliyor. Sadece fiyat kazanç oranı açısından değil gelecekteki beklediğimiz performansları açısından da değerlendirsek bu sektörler bizce oldukça iskontolu işlem görüyorlar.

BORSADAN ÇIKIŞ ZAMANLAMASINI TARTIŞMALIYIZ

-Borsadan ne zaman çıkmalı yatırımcı?

Borsadan çıkış zamanlaması bence çok tartışmamız gereken bir kavram. Nedeni de hisse senedi yatırımcılığı kesinlikle uzun vadeli bir yatırım. Yani bir trading ya da alım satım olarak baktığımızda belki bu kavramı tartışabiliriz ama özellikle bireysel yatırımcıların bu yaklaşımdan tamamen uzak durmaları verebilecekleri en doğru karar olacaktır. Çünkü kaçınılmaz bir şekilde uzmanlık alanları bu olmadığı için trade ederek, hisse senetlerini bir yerden alıp bir başka seviyeden satmaya çalışarak uzun vadede iyi getiriler elde etmeleri mümkün değil. Geçenlerde bir istatistik yayımlandı. Şu an açık olan hesaplar, MKK’da açık olan hesapların hangilerinin en çok para kazandığına ilişkin bir istatistik yaptılar. Bir kesimin en yüksek getiriyi elde ettiklerini tespit ettiler. Bunlarda sahiplerinin maalesef vefat ettiği olan portföyler. Çok enteresan ve ironik bir şekilde uzun vadeli yatırımın, bu bile tek başına ne kadar doğru sonuçlar verdiğine ilişkin çok iyi bir gösterge bence. Belki de bizlerin yaşadığı, bireysel yatırımcıların yaşadığı en büyük sorun, alım satım kararı vermeye çalışmaları. Onun yerine doğru yatırım aracını seçmeye çalışmak bence çok daha doğru bir karar olacaktır. Çok sayıda başarılı yatırım fonumuz var. Son 10 yılda yatırım fonları çok rekabetçi hale geldi ve çok sayıda yetenekli portföy yöneticisi var. Portföylerini bu portföy yöneticilerine emanet etmek ve onların alım satım kararlarına bırakmak yatırımcılar açısından verilebilecek en doğru karardır. Mutlaka dönem dönem portföylük büyüklükleri geri çekilecektir. Bu piyasaların doğasında var. Piyasalar hiçbir zaman lineer bir yükseliş göstermezler. Uzun vade belki lineer diyebiliriz ama kısa vadede, birkaç yıllık periyotlarda mutlaka dalgalanmalar olabilir ve olacaktır da piyasanın doğası gereği bu.

YABANCI OLMADIĞI İÇİN DEĞERLEMELERİMİZ DAHA UCUZ

-Borsada yabancı yatırımcı olmaması yerli için avantaj mı dezavantaj mı peki?

Bunun avantaj ve dezavantajları var aslında iki yönden bakmak lazım. Piyasa dinamikleri açısından bakacak olursak yabancı yatırımcının olmaması bizim piyasamızın yurt dışı piyasalarla olan entegrasyonunu ortadan kaldırıyor. Piyasa tamamen iç dinamikleriyle hareket ediyor. Ve kaçınılmaz şekilde daha düşük değerlemelerden işlem görüyor çünkü şöyle bir karşılaştırma yapalım. Mesela bugün bizim fiyat kazanç oranlarımız 6 civarında. Gelişmekte olan piyasaların finans kazanç oranları işte 11.5 civarında. Gelişmiş piyasa diye niteleyebileceğimiz S&P’de bu çarpan şu anda 17’ler civarında. Şimdi geçmişte böyle değildi. Biz, bizim sermaye piyasası olarak Türkiye’nin, Türkiye borsasının MSCI dediğimiz gelişmekte olan piyasalar endeksleriyle aynı çarpanlarda dahi işlem gördüğümüz periyotlar oldu. Şu anda yarı yarıya değerlemelerimiz daha ucuz. Eğer değerlemelerimiz daha yukarda olsa, mutlaka daha yüksek halk arzlarla karşılaşacağız. Çok daha fazla iş sahibi şirketlerini halka açmayı düşünecek ve çok daha derin bir piyasamız ortaya çıkacak. Şimdi bu açıdan baktığımızda yabancı yatırımcının olmaması ve değerlemelerin nispeten aşağıda olması bizim için bir dezavantaj. Bireysel yatırımcılar açısından bakarsak, bu düşük değerlemelerden hala piyasaya girebiliyor olmak bir avantaj teşkil ediyor diyebiliriz.

BANKALAR TAVANDAN TABANA DÜŞTÜ

Haftanın ilk işlem günü yüzde 9,83’lük yükselişe imza atan bankacılık endeksi dün ise sert geriledi. Önceki gün tavan fiyattan işlem gören bankalar arasında Halkbank, Vakıfbank, Şekerbank ve TSKB taban fiyata inerken bankacılık endeksinde gün içindeki kayıp yüzde 6’yı aştı. Borsa İstanbul BİST100 endeksi bankacılık endeksindeki kayıp nedeniyle dalgalı bir gün geçirdi. Ulaştırma endeksi güçlü performansını korurken sanayi ve mali endeks de pozitif kalmaya çalıştı.

2023'TE HANGİ YATIRIM ARACI

-2023’te dönemde hangi yatırım araçları öne çıkabilir?

Türkiye’de, en uygun yatırım aracı bence hisse senedi. Enfl asyonist ortamda şirketler çok iyi bir korumaya sahip, değerlemeler son derece cazip. Bizim global piyasalara göre değerlemelerimiz son derece düşük belli bir noktada bu değerlemeler yabancı yatırımcının ilgisini çekecektir diye düşünüyorum. O nedenle de temel yatırım aracı olarak, hisse senetlerini ve yatırım kanalı olarak da yatırım fonlarını öneriyorum.

EMTİA TARAFINDA İYİMSER DEĞİLİZ

-Emtialar borsayı sollayacak mı?

Emtialarda ikili yaklaşımdan söz edebiliriz. Değerli metaller ve endüstriye girdi oluşturan hammaddeler. Hammaddelerde zaten uzun süredir devam etmekte olan yavaşlama var. Değerli metallerde yine benzer şekilde çok uzun zamandır devam etmekte olan negatif reel faiz politikası var. Son 10-15 yılın temel teması olan düşük faize en iyi yanıt değerli metallerdir teması artık bence değişmeye başlıyor. Emtia tarafında biz iyimser değiliz.

YATIRIM FONLARININ PERFORMANSI İYİ

-Yatırım fonlarının performansı endekse göre nasıl?

Yatırım fonlarının geniş bir kitlesi şu anda BİST100 endeksinin oldukça üzerinde performans gösteriyorlar. Bizim fonlarımız da öyle. Yatırım fonlarımız genellikle ilk 3 sırada yer alıyorlar ve bunu istikrarlı olarak yapıyorlar. Yatırım fonları endeksin üzerinde kayda değer şekilde üzerinde performans gösteriyorlar. Daha yüksek risk almak isteyenler serbest fonları satın alabilir.